Tenis maçı Hazırlıkları Maç içinde ve Maç Sonunda Yapılacaklar Hazırlayan Nejat Müldür
- Kategori: Yazılar Yorumlar
- Cumartesi, 03 Aralık 2011 21:53 tarihinde oluşturuldu
- Son Güncelleme: Salı, 03 Ocak 2017 16:53
- tenissever tarafından yazıldı.
- Gösterim: 6925
Nejat Müldür hem tenis oynayanların yakından tanıdığı, Türk Kalp Vakfı yöneticilerinden biri olması dolayısı ile kamuoyu tarafından tanınan bir kişilik. Tenis oynamaya başladıktan sonra tenise çok önemli katkıları oldu. Kendisi de teniste üstün performans göstererek oynadığı yaş gruplarında her zaman korkulan bir rakip oldu. Şimdi ise senyor tenisinde kendi yaş grubunda bir şampiyon . Son katıldığı 8 turnuvanın hepsinde birinci olan Nejat Müldür, milli oyuncu olarak katıldığı Dünya Veteran Şampiyonasında da aldığı galibiyetlerle başarısını perçinledi. Kendisinden turnuva maçlarına nasıl hazırlandığı ve nasıl bir strateji ile oynadığı konusunda bir yazı istediğimde bu kadar detaylı bir yazı hazırlayacağını düşünmemiştim. Aşağıda hem senyor ve hem performans teniscilerine ışık tutacak bu yazıyı bilgilerinize sunuyor ve emeklerinden dolayı kendisine teşekkür ediyoruz.
Sevgili Tenissever Dostlarım,
DÜNYA SENYOR'ler Tenis Şampiyonasında gösterdiğim yüksek performansın yanı sıra başta TÜRKİYE şampiyonluğum olmak üzere 2011 yılında katıldığım tüm klasman (resmi) ve özel turnuvaları kazanmam nedeniyle tebrik ve takdirlerinize mazhar oldum, içten övgü dolu sözlerinizle beni onore ettiniz. Ben de, sizlere toplu olarak " tenissever " ortamında teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu vesile ile bana sıkça sorduğunuz "maç kazanmanın püf noktalarını ve başarmanın sırrını" da; Ziya IŞIKÜSTÜN,İsmail SERİM, Tuncer AKSOY, Sağman BELGERDEN, Demir ATAÇ; Necdet KESTELLİ, Sürhay RESMOR, Remzi AYDIN,Atıf KIZIL, Vartan TETİKBAŞ ve Şakir YILMAZTÜRK gibi yakın çevremdeki tenisin usta isimlerinin ve diğer büyüklerimin yüksek hoşgörü ve anlayışına sığınarak arz etmeye çalışacağım.
Hiçbir tenis alt yapım olmadan, 40 yaşında kendi kendime tenisi öğrenen, yoğun duvar çalışması yapan ve çok değişik kişilerle sayısız maç yapan ve halen yapmaya çalışan biri olarak, sadece kaybettiğim maçlardan çıkardığım derslere dayanarak basit, uygulanabilir tedbirlerle, belki de adına strateji ve taktik denmeyecek minik uygulamalarla maçları kazanmaya çalışıyorum. Çok açık olarak itiraf etmeliyim ki, bu uygulamalarım ve önerilerim asla performans tenisçileri için değil, benim gibi tenisi geç yaşta öğrenmiş, ama tenis virüsü vücuduna yerleşmiş, tenisi yaşamının merkezine oturtmuş,tenisini biraz daha üst seviyeye çıkarmak isteyen SENYOR tenisçileri için faydalı olabilir.
1. TURNUVA maçlarında dikkat ettiğim ve özenle uygulamaya çalıştığım esaslar :
a. Maç öncesi yaptığım hazırlıklar:
1) Maçtan önceki gece, kesintisiz ve derin uyku için saat 23:00 – 03:00 arasında mutlaka gece istirahatine çekilirim. Bu dört saat, insanlar için fevkalade önemlidir. Sabah 07:00 de kalkarak 30 dakika esnetme dahil jimnastik hareketleri yaparak vücudumu güne hazırlarım. Maç günü aşırı yemekten ve riskli yiyeceklerden kaçınırım. Rakibimin oyun tarzı hakkında bilgi notlarımı gözden geçiririm, yeterli bilgiye sahip değilsem, tenisine güvendiğim kişilerden rakibimin hangi elle tenis oynadığını, servislerinin durumunu ve saha içinde çabuk olup olmadığını öğrenirim.Üzülerek ifade edeyim ki; bazı tenisçi arkadaşlarım,rakibin hangi elle oynadığının bile farkında olmuyor.Bu itibarla, bu arkadaşlardan her an eksik ve yanlış bilgi alabilirsiniz.Bu üç kriter sorunun cevabı kolay olduğu için fazla derin ve detaylı sorular sormaya gerek duymam.Maça başlamadan ısınma esnasında rakibin zaten güçlü ve zayıf yanlarını anlamak mümkün ( file önü, backhand, forehand ve smaç).Maç çantamı hazırlarken yeni raket, yeni ayakkabı ve hatta alışmadığın yeni kıyafeti bile çantama yerleştirmem. İlk defa kullanacağım tenis malzemelerimi turnuvalarda asla denemem. Hatta saç ve sakal tıraşı bile olmadan doğal halimle maça çıkarım. Yeni ayakkabının vurma – sıkma ve yeni raketime uyum sağlamama olasılığının, konsantrasyonumu etkilemesine fırsat vermem.
Maç saatine yaklaşık 90 dakika kala ısınma ve germe, kültürfizik, hafif koşu yaparım, şayet kort müsaitse, bir arkadaşımın 15 dakika top atmasını rica eder ve rakibime atacağım topların mini bir provasını yaparım. SENYOR tenisinde hemen hemen her tenisçinin bir zayıf tarafı vardır. Bunun yanı sırada her tenisçinin en az iyi bir tarafı vardır. Boş kort bulduğum zaman özellikle dünya şampiyonalarında 30 dakikalığına antreman için kort tahsis ediliyor. Rakibimin Zayıf yönüne yapacağım bitirici vuruşlarımın son denemelerini yaparım.
b. Maç için kortta çıktıktan sonra dikkat ettiğim hususlar:
l) Karşılıklı ısınma sürecinde dikkat ettiğim hususlar:
Rakibim hakkında önceden topladığım bilgileri teyit etmek üzere yaptığı forhand ve backhand vuruşlarına, file de raketi tutuş şekline, smaç yaparken sol kolunu kaldırıp kaldırmadığına ve vücudunu döndürüp döndürmediğine dikkat ederim. Servislerinin flat veya spinli olup olmadığını gözlemlerim. Topu biraz sağa sola ve kısa atarak, öne ve yanlara gidişinde,çabuk olup olmadığını anlamaya çalışırım .
2) Oyun başladıktan sonra uyguladığım temel esaslar:
Genel olarak rakibi hataya zorlayan bir oyun tarzım var. Oyunumu derin forhand ve güçlü fizik yapıma göre kuruyorum. Gözümü toptan ve rakibimin raketinden bir an olsun ayırmıyorum. Vuruş yaparken raketle topu aynı anda görmeye çalışıyorum. Bu, hatalı vuruş yapmamı önlüyor. Top fileden geçerken raketimi açmaya başlıyorum. Doğru bir pozisyon alabilmek için mutlaka topu, ön yanıma ve raketim açılmış olarak almaya çalışıyorum. Raketimi continental ( düz ) tutarak hem forhand ve hem de backhand taraflarına gelen toplara müdahalede kolaylık sağlıyorum. Bu tutuş şekli çok ilginçtir ki, file önünde de, smaçta da ve hatta serviste de bana güven ve rahatlık veriyor. Oyun esnasında benim gibi teknik tenis alt yapısı olmayanların, raket tutuş şeklini sürekli değiştirmesi kolay değil. Bu itibarla, tek tutuş şekli ile durumu idare ediyorum. Bunun bir istisnası var, bitirici vuruş yapacağım anda, topun dışarı kaçmasına mani olmak için raketi bir çıt içe kapatıyorum. Böylece biraz flat, birazda hafif spin karışımı ile daha hızlı toplar gönderebiliyorum. Şimdi, maç esnasında mutlaka taktiksel açıdan yaptığım uygulamalardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Rakibimin doğru pozisyon almasına fırsat vermemek için topumu, yavaşta olsa, hızla da olsa mutlaka servis çizgisinin ilerisine, dip çizgiye yakın, derin göndermeye dikkat ediyorum. Bu vuruşa verilecek cevap, yaklaşık 20 metreden gelecek top için benim ön hazırlık yapmama ve tedbir almama zaman tanımaktadır. Servis çizgisi civarına gönderdiğim yakın topların hiç birine tedbir alamadım dünya şampiyonasında. Oyunda dikkat ettiğim bir diğer hususta; özellikle kritik oyun ve puanlarda asla basit hata yapmamaya çalışırım. Beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki, topu hatasız, orta şiddette en az 10 kez rakip sahaya göndermeye çalışırım. Dünya şampiyonasında bir puanı 15 dakika oynayarak 70-80 kez topu karşı tarafa atabildim. Bu tarz bir oyun sabrı, yüksek konsantrasyonu, üstün fizik gücünü gerektiriyor ama rakibin direnci kırılarak, oyundan kopmasını sağlıyorsunuz. Herkesin nasıl bir silahı varsa, benimde iyice bir forhand vuruşum var. Oyun esnasında önemli olan sabaha kadar top çevirmek değil, önemli olan bitirici vuruşum için şartlar tahakkuk etmişse, yani top kısa kalmış, file yüksekliğine çıkmış, hızı azalmış ise, işte bu benim beklediğim durum demektir. Hemen pusudan çıkar, bitirici vuruşumu kortun yan ve gerilerine yaparak hemen topun istikametinde servis çizgisine kadar çıkıp, rakibimi fiziksel ve psikolojik baskı altına almaya ve hata yapmasına çalışırım.Oyunun başlarında; toplarımı rakibin üzerine, yanlarına ve fileye yakın göndererek, onun bu değişik toplarda gösterdiği tepkinin iyi ve zayıf yanlarını tespite çalışırım. Zaman zaman yüksek toplar göndererek hem biraz nefeslenirim ve hem de rakibim, acaba bu tür toplara "ne yapabiliyor ?" diye gözlemlerim. Servis çizgisini geçen, dip çizgiye yakın düşen rakibimin yüksek toplarına asla smaç yapmam, o topu aynen iade eder ve daha uygun şarların oluşmasını beklerim. Servis çizgisi civarına düşen yüksek toplara tereddütsüz smaç yaparım. Bu tarz istikrarlı,sabırlı ve kontrollü tenisimle rakibimden beklediğim tek şey; onun bir an önce " kazanma, azim, inanç ve isteğini" kaybetmesidir. Onun savaşı (maçı) kazanmaya yönelik azim, inanç ve ümidini kırmadan, direncini yok etmeden maçı kazanmamın çok güç ve zor olduğunu bilirim. Yeterli açıyı yakaladıktan sonra rakibi kort dışına atacak vuruşları çok denerim, böylece kortun boşalmasını sağlar ve daha rahat puan almaya çalışırım. Haftada bir veya iki gün fitness yaptığım ve de kısa koşularla kondisyonumu belli bir seviyede tuttuğum için kortumda tek bir hat üzerinde değil her noktasında savunma yaparak, hücum koşullarının oluşmasını beklerim. Daha maçın başından itibaren her puanı, maç puanı gibi oynayarak rakibi baskı altına almaya ve demorilize etmeye özen gösteririm. Bir tenisçi, bir basketçi, bir futbolcu her kim olursa olsun, hatta buna takım oyununu da dahil edebilirsiniz ki, önce SAVUNMA yapmayı bilmeli ve rakibin hücum gücünü zayıflatarak elverişli şartlar oluştuğunda hücum etmeyi düşünmelidir. Derin ve hızlı topu, rakibin zayıf yerine göndermeden fileye çıkmanın bedelinin ağır olacağı hepinizin malumudur.
Bir tenisçinin oyuna isteksiz, keyifsiz, güçsüz,uykusuz ve durgun başlaması onu zafere götürmez. Bu nedenle, daha korta girerken mental ve fiziksel açıdan hazır olduğumu, kazanmaya odaklandığımı,tur atlamak için çok istekli ve inançlı olduğumu rakibime hissettirmeye ve onu psikolojikman etkilemeye çalışırım. Yukarıda belirttiğim taktik anlayışıma rağmen dengeli giden ve bir türlü oyunu kırma veya koparma noktasına getiremiyorsam, aşağıda belirttiğim oyun anlayışımla yedek planıma uygun oynamaya başlarım.
a) Maçı geride götürüyor ve bir türlü dengeye getiremiyorsam, neler yapmaya çalışırım:
takım ve ferdi sporlarda,sezon boyunca bir sporcunun fiziksel ve mental açıdan zirvede kalması zor olur 2 , 3 saatlik bir maç içinde de bir tenisçinin doğal olarak iniş ve çıkışları olacaktır. Bu nedenle, 4 – 0 yenik durumda da olsam, skoru düşünmeden ve de telaşa kapılmadan üst üste bileğimin hakkı ile 3 – 4 puan ve bir oyun alarak artık yükseliş sıramın geldiğine, rakibimin de inişe geçiş zamanın geldiğine inanmaya başlarım. Skora denge geldikçe rakibimin istikrarsız vuruşlar yapacağını, puan için acele edeceğini ve telaş içinde hatalar yapacağını bildiğim için bu dönemde en önemli uygulamam şu; rakibin zayıf yerine top atacağım diye kendimi riske etmeden, tenisimde en garantili ve en etkili yaptığım vuruşlarla hata yapmadan, fileden ( hudut hattından ) topu ( bombayı) rakip sahaya (düşman bölgesine) göndermeyi tercih ederim. Antremanını yapmadığım vuruşlarla kendimi riske sokacağıma, en güvenilir vuruşlarla kritik oyunu atlatıp bitirmeye çalışırım. Hemen ifade edeyim ki, rakibimi asla düşman, topuda el bombası yerine koymam. Sadece bir benzetme yaparak daha kolay anlaşılmasını sağlamak maça daha bir konsantre olabilmek amacıyla bu şekilde ifade ettim.
b) Maçı ileride götürüyor ve skoru lehimde tutuyorsam, neler yapmaya devam ederim:
Maç esnasında çıkışta ve iyi durumdayken ( fiziksel ve mental şartlar mükemmel) ciddi bir sorun yaşamadan,maçı önde götürmeme rağmen bir süre sonra kısa süreli inişe geçeceğimi biliyorum. İşte, bu geçici düşme sürecinde rakibimin arka arkaya 3 – 4 puan almasına ve bir iki oyun alarak yüreklenmesine , motive olmasına ve yükselişe çıkmasına izin vermemeye çok dikkat ederim. İniş sürecinde rakibimin kendi gücüyle, kendi kabiliyeti ile puan alabilir ama şahsen ben, arka arkaya basit hatalarla rakibe puan vermemeye çalışırım. Maç uzadıkça inişten çıkış sıramın bir an önce gelmesini beklerim.Arka arkaya aldığım güzel puanlarla,şık bir iki vuruşla çıkışa geçtiğime inandığım andan itibaren normal oyun tarzıma ve tempoma dönerim.Dünya şampiyonasında bir Rus ( dünya 12 cisi ) ile 4 saatlik maçımda tam 3 kez iniş ve çıkışlar yaşadım. TÜRKİYE'deki maçlarımda alt yaş kategorisinde oynarken bu iniş ve çıkışları sıkça yaşıyorum.Ancak kendi yaş kategorimde oynarken, ciddi anlamda iniş ve çıkışlar yaşamadan güvenli ve istikrarlı oyunumla maça devam edebiliyorum.Bir tenis sezonunda, çok önem verdiğim bir turnuvayı fiziksel ve mental açıdan en iyi durumda oynamak için; 45 günlük bir süreçte, fitness programı ve alt yaş kategorisinde yapacağım zorlu maçlarımın yanısıra dengeli beslenme ve uyku düzenime daha da dikkat ederek hazırlanıyorum. Dünya Senyörler şampiyonasında, üst seviyedeki oyuncularda; serviste çift hata, setin kritik oyun ve puanlarında basit hata diye bir şey yok. Kısa düşürdüğünüz topları puana çevirmeyen de yok. Bu nedenle, riskli birinci servis atıp, ikinci servise kalmaktansa orta hızda derin ve rakibin zayıf yerine servis atmayı tercih ediyorum. Çevirdiğim topları mutlaka derin göndererek fileye çıkmasına ve dropshot yapmasına fırsat vermemeye çalışıyorum.
c) Maç Bittikten sonra dikkatle uyguladığım hususlar :
Hafif koşu, soğutma ve esneme hareketleri yaparak bağ dokularımı, kaslarımı rahatlarım. Duşta buz gibi su ile omuz, aşil tendonu ve dizlerimi soğuturum. Evde sakin kafa ile maçı zihnimde tekrar oynarım ve nerelerde ne hata yaptığımı sorgularım. Ertesi günkü antremanda; oturmamış, beynime kazınmamış vuruşların çalışmasını yaparım. Gün içinde haftada iki gün fizyo terapistime giderek rutin uygulamalarımı yaptırırım. Şimdi aklınıza söyle bir soru takılabilir : " Bu kadar kendine iyi bakan biri, nasıl oluyor da iki aşil tendonunu koparıyor ?" 65 yaşındaki kaslarım güçlü olduğu için, bu yaştaki topuk kemiğimden parça koparıyor, bu şekilde aşil tendonum kopuyor. Yani herkesteki gibi tendon ortadan kopmuyor. Kemik kopuyor, kemik tekrar topuğa çivileniyor. Bu hassasiyeti bildiğim için ve de tenisten erkenden kopmamak için günde yaptığım iki maçı ( 07:00 ve 18:00 ) teke indirdim. Turnuvalara 3 kategoride girmeyi terk ettim. Bu tedbir nedeniyle, fiziksel açıdan tam istediğim noktaya gelemiyorum. Tenisteki teknik eksikliğimi çok koşarak, fazla emek ve güç sarf ederek kapatmaya çalışıyorum. Her iki aşil tendonu koptuktan sonra doktorların " yürüyemez bile dedikleri " bir dönemde olumlu düşünerek, inanarak, güçlendirerek ve mental açıdan da hazırlanarak tekrar kortlara döndüm. Evde gardırop kapaklarında, koridor duvarlarında top yaparak yeniden tenise bıraktığım yerden başladım. Ameliyat sonrası 23 turnuvada bir yarı final, bir çeyrek final, 21 de final oynadım. Finallerin sadece birini kaybettim. Çok istemek, inanmak ve kendinizin doktoru olduktan sonra sizi kimse durduramaz. Şimdi de tenisin en keyifli yanına geçiyorum. Turnuva oynamanın stresinden uzaklaşarak arkadaş ve dostlarımla yaptığım özel maçlardaki uygulamalarımı arz edeceğim.
2. TURNUVA MAÇLARI dışında oynadığım özel maçlarda dikkat ettiğim hususlar.
a. Tenis seviyesi benden düşük olanlarla maç yaparken uyguladığım esaslar:
15 dakikalık ısınma ve esnetme hareketlerini yaparım. Rakibimin tenisinin geliştirmesine yardımcı olmak için ona file yüksekliğinde, orta şiddette uzun uzun toplar göndermeye, onu fazlaca sağa sola koşturmadan, yormadan en az bir saat oynamasını sağlarım. Bu arada, bu oyunun bana da katkısını sağlamak üzere, zayıf taraflarımı geliştirmek için sık sık backhand vuruşları, underspin ve slice denemeleri ile hem kendimi geliştirmeye hem de keyif almaya çalışırım. Eğer arkadaşım, tenisi ile ilgili önerilerimi sorarsa, hemen çektiğim fotoğrafın iyi ve zayıf yanlarını kendisine destek olmak adına söylerim.
b. Tenis seviyesi benden yüksek olanlarla maç yaparken uyguladığım esaslar:
Çok zorlanacağım için fiziksel açıdan ısınma, germe hareketlerini iyi bir şekilde uygularım. Genellikle alt yaş kategorisinde oynadığım antreman maçı mahiyetinde olduğu için bu maçlarda çok rahat ve stressiz oynamaya çalışırım. Yine de her gelen topa bitirici vuruş yapmam, topu oyunda tutarak sabrımı test ederim. Uygun pozisyonu yakaladığımda bitirici vuruşlar yaparak puan almaya çalışırım. Benden iyi tenisçilerin sıkılmadan benimle maç yapmalarını sağlamam için oyun disiplininden asla kopmam, elimden gelenin en iyisini yaparak arkadaşıma da antreman vermeye çalışırım. Bu tür maçlarda topun hızı yükseldiği için hata oranı da artmakta. Hızlı gelen topu yönlendirebilmek ve daha iyi maç kondisyonuna ulaşabilmek için değişik oyun sitillerine sahip, güçlü ve benden genç tenisçilerle maç yapmanın ne kadar önemli olduğunun altını çizerek belirtmek isterim. Turnuvalarda oynarken topu yan ve geri çizgilerin 30,40 cm yakınına atmaya çalışarak, dışarı çıkmasına mani olurken, bu tür güçlü tenisçilerle oynarken risk alıp, çizgilere oynamaya çalışırım. Onlardan sayı alabilmek ancak çizgilere ve hızlı toplar yaparak mümkün olabiliyor. Bu tür oyuncalar çok sık drop shot atışları yaparlar. Bu toplara yetişebilmek için çizgi içine girerek oyunu kontrol ederim. Keza kendi drop shot vuruşumdan sonra 3-5 adım ileriye kayarak rakibin drop shot'ını kesmeye çalışırım. Turnuvalardaki kontrollü orta şiddetteki soft power vuruşlarım, iyi tenisçilere karşı etkisiz kalacağından, bu vuruşlarımı bir çıt daha hızlandırarak rakibi hataya zorlamaya çalışır veya hata yaparak ben de hata yapma keyfini yaşamış olurum.
Değerli tenissever dostlarım,
Yukarıda detaylı olarak arz etmeye çalıştığım oyun konseptim, asla bir doktrin değildir. Hatta adına strateji bile denemez. Mini taktiksel uygulamalarla yeni başlayan veya kendini biraz daha geliştirmek isteyen SENYOR tenisçileri için yararlı olabilir. Bir sporcu olarak, hiçbir maça hem taktiksel ve hem de fiziksel açıdan ön hazırlık yapmadan çıkmam. Mümkün olduğu ölçüde az hata yaparak, oyun disiplininden kopmadan elimden geldiğince belirttiğim esasları uygularım. 25 yıllık bir tenisçiyim ama diyebilirim ki, 35 yıllık bir tenisçinin yaptığı maçtan daha fazla maç yapmışımdır belki.Eğer başarılı bir çizgiye geldiğim kabul ediliyorsa, bunu çok değişik kişilerle, değişik vuruşlara sahip tenisçilerle yaptığım maçlara ve bunlardan çıkardığım derslere bağlıyorum. Bir savaşta bile bir harekat, nadiren planlandığı şekilde gelişir. Bu itibarla, her zaman bir yedek planı devreye sokacak hazırlık ve silahlarımızın olmasını düşünüyorum. Mesleği tenis olan, genç yaşta tenisin tekniğini öğrenmiş olanlara karşı, bir hobim olan tenisimle başa baş oynayabiliyorsam, bunu bir disiplin içinde bay, bayan demeden, iyi, kötü, genç, yaşlı ayrımı yapmadan her türlü hava koşullarında sık sık yaptığım maçların çok önemli rol oynadığını düşünüyorum. Bu vesile ile, benimle geçmişte tenis oynamaktan usanmayan ve bana ciddi katkıları olan Sami ÇÖLGEÇEN,Ali FİDANBOY,Ömer AYVERDİ,Yavuz ERKANGİL,Engin KRATZER Atif ŞENOK, Tuncer AKSOY, Nejdet MÜLDÜR, Necati AYDIN, Orhan TUNCER, Bülent ERGİN, Nafiz YILMAZTÜRK, Behzat GERÇEKER, Cem İNCESULU, Şen BALKANER, Nihat BALKAN, Korkut DEMİRAĞ, Dursun ÖZBEK, Arif KOÇAK, Erol GAZİOĞLU, Emin GÜRKAN, Atilla ALADA, Uğur HAKLAR, Murat KINIKOĞLU, Fatih EDİPOĞLU, Bahattin VATANSEVER, Ersin TÜRKER,Akın BENER,Zeki ÇUBUKCU,Engin ÖZTÜRK,Saffet KARAMANCI ve adını sayamadığım diğer tenisçi kardeşlerime her zaman kalbi sevgi ve şükranlarımı sunuyorum. Oyunlarından büyük keyif aldığım ve son dönem de tenisci listeme giren Saffet ÇERÇİ,Sedat BİROL,Mustafa YURTTAŞ,Tayfun BAYAZIT,Ömer ARAS,Ersin ÖRTMEN,Harun TAN,Erol AKSOY,Ali GENÇSOY,Fuat BİRGEN ve Burak ERDAL,Ferhat GÖÇER, ve diğer arkadaşlarıma da, kortlarda gösterdikleri başarıdan ve ciddiye aldıkları tenislerinden dolay takdir ve tebriklerimi sunuyorum.
.
3.SONUÇ:
Sevgili Dostlarım, şimdi diyeceksiniz ki, "Nejat Paşa, sen bu kadar tenise gönül vermişsin, iyi güzel. Kendini de geliştirerek TÜRKİYE' şampiyon olmuşsun bu da tamam. Acaba TÜRKİYE'de tenise ne katkı yaptın ?" diye bir soru aklınıza gelebilir. Bu sorunuzu, Emeklilik öncesi ve sonrası dönemlerime göre cevaplamak istiyorum. Görevde olduğum Yarbay rütbesindeyken 1985 yılında Sn. Tuncer AKSOY'un isteği ve Sn. Sami ÇÖLGEÇEN'in motive etmesiyle korukent tesislerinde tenise başladım. Ali FİDANBOY hocanın nazari anlatımları ve duvar çalışmalarımla bu tenis virüsünü almış oldum. Tam 20 yıl KARS,AĞRI,ŞIRNAK dahil TÜRKİYE'nin değişik bölgelerinde eşim Güzin MÜLDÜR'ün teşviki ile tenis kortlarının yapımına ön ayak oldum. Tenise uygun askerler ve bölgedeki genç sivil öğrenciler için tenis dersleri organize ederek,tenisin tanıtımına destek oldum.İstanbul'dan davet ettiğim tenis hocaları Erkan NAİBİ, Engin KRATZER ve Ali FİDANBOY, bu gençlere önemli katkılarda bulunmuşlardır. Daha sonraki dönemlerde askere gelen genç tenis hocalarını yanıma aldırarak tenisin gençlere ve ANADOLU'ya yayılmasına çalıştım. T.S.K. leri içinde bazı askeri kamp ve Ordu evlerine ödenek çıkartarak tenis korları yaptırılmasını sağladım. Kara Kuvvetleri içinde tenis turnuvalarını belli bir takvime bağlatarak tenis sporunun yayılmasına destek oldum.Halen bu sporun yayılarak devam ettiğini görmekten büyük bir keyif alıyorum.
Emekli olup, sivil yaşama geçtikten sonra tenise destek sevdam geçmedi ve bu defa TÜRKİYE' nin en önemli vakıflarından biri olan TÜRK KALP VAKFI' nın geleneksel tenis turnuvalarını organize etmeye başladım. Bu turnuvaların yapılmasına ev sahipliği yapan ve açtığı yeni spor tesisleri ile tenisin ve fitness kültürünün yayılmasına ön ayak olan Sn. Saffet ÇERÇİ'nin yanı sıra desteklerini esirgemeyen Sedat YOKUŞ,Korhan AKIN,Dursun ÖZBEK,Bülent ERGİN,Koray ÖZTÜRKLER,Ömer YENİDOĞAN ve Sadettin SARAN'a TKV mensupları adına teşekkür ediyorum. Tenis Turnuvalarımızın yazılı ve görsel basında haber olmasını sağlayarak tenisin tanıtımına katkı sağlayan Sn. Bülent ERGİN'e , Sn. Fatih EDİPOĞLU'na Sn. Murat SAYGI'ya, Sn. Hasan YILMAZ ve Sn.Fikret ERCAN'a TKV adına teşekkür ediyorum. Keza tenis yazarlarımız Sn. Engin KRATZER, Sn.Cahit YAVUZ ve Sn.Erkan BEYAZITLI'ya Tenis Dünyası ve Tenis Dergisi Yöneticileri Sn. Bülent GÜRKAN ve Sn. Mehmet BİLEN'e de Senyör tenisine verdikleri destekten dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Bu bağlamda desteğini hiçbir zaman eksik etmeyen, çok değerli tenisçi kardeşim Sn. Cengiz EREN'inde çok değerli katkılarını asla unutamayız. SENYOR tenisine ilgisini eksik etmeyen Prof.Dr. Sedefhan OĞUZ, Prof. Dr. Mehmet TINAZ,Doç.Dr Mustafa İŞCAN, Sn.Mahmut NAİBİ, Sn.Ali KURT, SN. Cahit NOMER gibi daha isimlerini sayamadığım tenise gönül veren diğer çok değerli arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.Yeni Federasyon Başkanımız Sn. Ayda ULUÇ ekibi; performans tenisindeki olumlu gelişme ve başarılı çalışmalara sağladıkları katkı ve verdikleri destek ile uluslararası tenis turnuvasının (WTA) organizasyonunda gösterdiği başarıdan dolayı, her türlü övgü ve takdiri hak ediyorlar. Bahse konu organizasyonda önemli emekleri olan sporcu arkadaşım Sn.Faruk Nafiz ÖZAK'a da kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Yeni Federasyonumuzun; performans tenisinin alt yapısını ve kaynağını teşkil eden SENYOR tenisine daha da yoğunlaşarak, bir türlü çözülemeyen ve her ortamda şıkça tartışılan SENYOR tenisinin sorunlarına, en kısa zamanda çözüm getireceklerine yürekten inanıyorum. Bu çerçevede oluşturulan komitenin, zaman kaybetmeden mesafe almasını ve 2012 yılındaki turnuvaların yeni düzenlenme kriterlerine göre icra edilmesinin uygun olacağını düşünüyorum.
Sevgili tenissever arkadaşlarım,başta Sn. Cengiz EREN olmak üzere bir çok arkadaşımın " bir tenis maçını kazanmak için neler yapmalıyım" sorusuna yukarıdaki açıklamalarımla cevap vermeye çalıştım. Sorunun cevabına ilişkin duygu, düşünce ve maç esnasındaki eylemlerimi en içten ve samimi bir şekilde dile getirdim. İnanıyorum ki, sizlerin bir çoğu da bunları düşünüyor ve uygulamaya çalışıyorsunuz.Ancak, yaygın olarak müşahade ettiğim iki temel eksik konuyu görüyorum bazı arkadaşlarımda.Bunlar; Fiziksel kondisyon eksikliği ve maç esnasında kesintiye uğrayan konsantrasyon sorunu. Çok geride iken skoru düşünenler, yaptığı basit hatanın etkisinden kurtulamayanlar, seyirci ve rakibinin hareketlerine takılanlar ve maç esnasında başka konuları düşünenlere sıkça rastlıyorum. Artık kabul etmeliyiz ki, tenis mental ve fiziksel güce dayanan, güçlü ayakları gerektiren bir spor haline geldi. Bu faktörleri mümkün olduğu ölçüde yukarıya çıkarmak zor değildir. Sadece tenisi çok sevmeniz,inanmanız ve emek vererek ciddi çalışma yapmanız sizi en üst seviyeye çıkarmaya yetecektir.Çok uzun olduğu için, sizleri fazla yormamak adına çiftler maçında uyguladığım taktik uygulamaları atlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine çok açık yüreklilikle belirtmek istiyorum.Turnuva oynamasanız da, maç kazanmasanız da, iyi bir senyör tenisçisi olmasanız da bence hiç dert etmeyiniz.Sizler tenis sayesinde fiziksel aktivite yapıyor,hayatınıza sosyallik katıyor,dünyanın en prestijli ve her yaş grubunda yapılabilen bir sporu hobileriniz arasına koymaya devam ediyorsunuz.Sizlerin bu sporu öğrenebilmek için nelerden feragat ederek yıllarınızı tenise verdiğinizi biliyorum.Bu iradeniz ve özveriniz nedeniyle sizi kutlarken,TÜRKİYE de fiziksel aktivite yapan sadece % 10 mutlu azınlık içinde olduğunuzu asla unutmayınız.Çağdaş dünyada insanlar ;şeker,tansiyon ,kolesterol,nabız ve kilo problemlerini azaltmak için düz koşular,yürüyüşler ve fitnes salonlarında ( kapalı alanlar ) mecburi çalışmalar yaparken,siz tenisçi kardeşlerim de bir eğlence ve sosyallik ortamında farkında olmadan hayatınıza hareket ve aktivite getiriyorsunuz.Spor yapma kültürünün tam anlamı ile yaşanmadığı ülkemizde,sizlerin turnuva kazanmaya şartlanmadan,sağlığınız için keyifli bir tenis oynamanız bile yeterlidir bence...
Sevgili tenissever arkadaşlarım, bu vesile ile yeni yılınız en içten,en güzel dilek ve duygularımla kutluyor,2012 yılında sağlık ve huzur içinde bol tenisli günler temenni ediyorum.Bu vesile ile her ortamda bana gösterdiğiniz yakın ilgi,sevgi,övgü ve takdirlerinize en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
(02 ARALIK 2011 )
Nejat Müldür
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.