Deprem Terör Zihinsel Süreçler ve Bizi Koruyan Korkular
- Kategori: Yazılar Yorumlar
- Pazar, 23 Ekim 2011 23:03 tarihinde oluşturuldu
- Son Güncelleme: Salı, 03 Ocak 2017 16:56
- Cengiz Eren tarafından yazıldı.
- Gösterim: 8848
Son haftalarda arka arkaya çok etkili ve sarsıcı olaylar yaşıyoruz. Bu olaylar zihnimizde hiç da farkında olmadığımız süreçleri başlatıyor. Daha pasif veya daha agresif, aşırı cesur ya da çok korkar hale geliyor ve duygularımızı doğru olarak ifade edemiyoruz. Terör ve Depremin yarattığı etkiler biraz daha fazla doğal olarak. Korkuların etkisinden kurtulmanın sadece bir yolu var. değişim. Okuyacağınız yazı bunu açıklamaya çalışıyor. Yazıyı siteden beğenip, facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinden paylaşabilirsiniz.
Sonbahar bu yıl daha sert geçecek görünüyor. Bir hafta içinde yaşananlara bakıldığında inanılmaz bir hız ve arka arkaya gelen kötü hissettirecek olaylar dizisi var gibi.
Steve Jobs'un ölümü, teröre verdiğimiz çok sayıda şehit, bir dönemin Hannibal'i Kaddafi'nin cesedinin fotoğrafları ve Van Depremi. Bu olaylar zihinsel süreçleri nasıl etkiler ve ne sonuçlar ortaya çıkarabilir? Yeni medyanın olayları canlıya yakın bir şekilde ekranlarımıza iletmesi, hem ekran başında kalmamızı sağlıyor ve hem de farkında olmadığımız bir hipnoz seviyesini yaşamamızı.
Bunların içinde bizi en çok etkileyen olaylar, teröre verdiğimiz şehitler ve pazar günü şiddetli şekilde ortaya çıkan deprem, yıkılan binalar ve göçük altında kalanlar. Terörün amacına bakarsak bizim zihnimizle oynamak istiyor. Kamuoyunda uyandırılacak korku ve tedirginlik, daha sonra alınacak kararlara tepki göstermemizi engelleyebilir. İstediklerini versek ne olur? düşüncesi tam da onların istediği sonuç sayılabilir.
Korku zihinde süreklilik kazandığında ve güçsüzlük hissedildiğinde tepki gösterilse bile, gündemi başkası tayin ettiği için hiçbir yararı olmayacaktır. Cumhuriyet mitinglerinde milyonlarca insan toplandı ve herkes bundan çok memnun oldu. Daha sonra görüldü ki, yürüyüşlerin seçimlere hiçbir katkısı olmadı. Zira önerme bize ulaştığında önermeyi reddetsek bile, o önermenin içinde kalıyoruz. Tepki yerine daha öncesinde etki etmeye çalışsak daha farklı bir durum olabilir. Gündemi kim belirliyorsa, zihnimizi daha kolay manipüle edebilecektir. Seçimler bunun önemli göstergesi sayılabilir.
Depremin etkisi ise biraz daha sert sayılabilir. Zira zihinlerde daha önceki tecrübelerle elde edilmiş deprem korkusu, Van'daki depremle yeniden ortaya çıkacaktır. Deprem zihnimizde de farkında olmadığımız bir depreme yol açacak ve kapattığımız sadece deprem korkusunun değil, yaşadığım tüm kötü tecrübeleri yüzeye taşıyacak ve derinden hissetmemize yol açacaktır. cengizeren.info sitesini takip edenler zihinsel olarak kapakların ne anlama geldiğini biliyor olsalar gerektir.
İnsan hayatında en önemli korku, herkes ölüm korkusu dese de değildir. Zira ölüpte ölümü bize anlatan biri olmadığı gibi bizim de bu tecrübeyi yaşamamamızdan dolayı bilmemiz mümkün değildir. Ölüm varsa hayat olmaz, hayat varsa ölüm olmayacaktır. İkisi birbiri ile bağlantılı değildir. İnsan zihnindeki en önemli korku geleceğin kararması ve kişinin zihnindeki kendi geleceğinin alaca karanlık kuşağına girmesidir. Bu şekilde kişinin yaratıcılığına göre farklı korkular üretilebilecektir.
Baktığımızda güncelleme geleceğimizi karartmakta, hayatı zorlaştırmaktadır. Terör toplumsal geleceği karartmaktadır. Deprem ne zaman geleceği bilinmediği için geleceği karartmaktadır. Çok güçlü insanların hapisanelerde olması veya ölümlerinin canlı olarak gösterilmesi geleceği karartmaktadır. Bu kadar karanlık içinde kişinin zihninde yol bulması kolay olmayacaktır. İnsan hayatında acılar yaşanır. Bu acılar olması gerekenden derine kaydedildiğinde sistemdeki etkileri artacaktır.
Bütün bu etkileri en aza indirmek için ne yapılmalı sorusu cevap verilmesi gereken bir soru olarak ortada durmaktadır.
Tek ve basit çözüm değişim sürecini başlatmak ve geleceği planlamaya başlamaktır. Değişim süreci dış etkilerden dolayı alınan kararlarla değil kişinin kendi kararları ile olmalıdır. Korkulara biraz daha net olarak bakıldığında, korkular kişinin kendisini koruyamadığı durumlarda ortaya çıkan koruma mekanzimasıdır. Yapmayın Cengiz Bey, diyebilirsiniz, ama ne yazık ki bu böyle.
Uçağa binen bir kişi uçakta zihninde ortaya çıkan kargaşadan dolayı kendisini kötü hissetmekte ve uçak korkusu oluşmaktadır. Uçak korkusu bu anlamda kişiyi uçaktan uzak tutmaya çalışan duygusal bir durumdur. Kalabalık içine girdiğinde panik atak yaşayan biri, kalabalıktan uzak durmaya çalışacak ve kendisini bir yerlere kapatacaktır. Bu anlamda panik atak kişiyi kalabalıktan uzak tutan bir duygusal durum sayılabilir.
Zihinsel kapaklar açıldığında kişi değişim sürecini başlatamıyorsa, başka birşeyi başlatacaktır. Gözyaşı. Gözyaşı dökülmesi kapakların bir sonra açılmasına kadar kapanmasını sağlayacaktır. Eve kapanmak, temizlik yapmak, uzun süreli banyoda kalışlar da kapatılma sürecine ait bilgiler olarak değerlendirilmelidir.
Hiçbirşey olmasaydı bile sonbahar günlerinde karanlığı daha fazla yaşamak, geçmişte yaşadığı kötü hissettiği tecrübeleri fazla olan insanlar için zorluklar getiriyor. Bunlar üzerine yenen ilave darbeler bu etkinin bazı durumlarda geometrik ve bazı durumlarda da logaritmik olarak artmasını sağlayacak ve hayatı yaşamak zorlaşacaktır.
Bu sistematiğin nasıl işlediğinin farkına varılması Zihinsel Detoks programında aktarılan bilgilerin davranışlara aktarılmasıyla kolaylıkla mümkün olabilir.
Hayatınızda yavaşlama var ise, canınız hiçbir şey yapmak istemiyorsa, geleceği düşünmeyi bırakmışsanız, üzerinizde sürekli bir ağırlık varmış gibi hissediyorsanız, çok küçük olaylarda bile gözleriniz yaşlanıyorsa, insanlara beklenmedik sert tepkileri patlayarak göstermeye başlamışsanız değişim zamanı gelmiş ve de geçiyor demektir. Kararı vermek tabii ki size düşüyor.