Hilmi Özkök Harp akademileri konuşması
- Son Güncelleme: Cumartesi, 19 Ekim 2013 21:23
- Cengiz EREN tarafından yazıldı.
- Gösterim: 3703
Bu yazıyı 13 Mart 2006 yılında yazmışım ve bilgisayarın bir köşesinde unutmuşum. Genel Kurmay Başkanı'nın, tavrı, düşünceleri hakkında önemli bilgiler aktaran bu konuşma Harp Akademileri'nin 2006 yılı açılışında yapılmıştır. Bugün yaşadığımız bir çok sorunun temelinde lider olduğunu düşündüğümüz kişilerin aslında lider olamadıklarıdır. Bunun üzerinde çok sayıda yazı ve yorum yapılabilir. Hilmi Özkök'ün yaptığı konuşma metni de yazının alt kısmına ilave edilmiştir. Sizin de yorumlarınız önemli katkılarda bulunabilir.
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Harp Akademilerinde yaptığı konuşma hem ilginç ve hem de bazı tehlikeler taşıması bakımından dikkatli olarak incelemeye değer. Hilmi Özkök'ün cümleleri dikkatli olarak incelendiğinde ortaya çıkan sonuçlar aslında gelecekte neler olabileceğini ortaya çıkarabilecektir.
"Şartlanma Zincirini Kırın" başlığı ile verilen haber, Türk Silahlı Kuvvetlerinde şartlanma olabileceğini ve bunun kırılması gerektiği ifade etse de, hiyerarşik zincirin kırılmasına da yol açabilir ve bu zincir kırıldığı zaman ise Türkiye'nin en büyük organizasyonunda yaşanacak sorunlar artacak ve ülke güvenliği tehlikeye düşebilecektir.
Bu konuşmadaki doğrulardan biri "internetin silah" olarak kullanılabilir hale gelmesidiri. İnternet devriminde yeni bir dalga yaşanmaktadır. Bu dalga içinde herkes yazar haline gelebilmekte ve herkes herkesin fikrini takip edebilmektedir. Bilgi paylaşımı hiçbir zamanda olmadığı kadar artmıştır ve internet hızı yükseldikçe bu paylaşım artacak ve bireyin gücünün inanılmaz bir hızla arttığı döneme doğru ilerlenecektir.
"Bir delik kuyuya taş atmış 40 akıllı çıkaramamış" sözünden yola çıkarak deliye ihtiyaç olabileceği ifade edilmektedir. Yaratıcı fikirler ifade edenlere deli denirse, yaratıcı fikirlere her zaman ihtiyaç duyulmaktadır. Burada atasözünde yapılan hata taşın kuyudan çıkarılmasını sağlamaya çalışmaktır. "Bir deli kuyuya taş atmış ve kuyuda suyun olduğu anlaşılmış" şekline dönüştürülmesi gereken bu cümle, kuyudaki suyunda kullanılabilmesini sağlayacaktır. Taş atılıyorsa çevrede zaten taş var demektir. Ortada kuyu olduğuna göre suya da ihtiyaç.. Böylece kuyudaki su kullanılabilecektir. Böyle bir sebepten dolayı da olsa "kuyuya taş atabilecek" birilerine her zaman ihtiyaç vardır.
Arşivlerin sorgulanması ise doğrudur. Arşivler içerikle ilgili olarak kullanılmaya çalışılırsa yetersiz kalacaktır. Ancak arşivler kaynakları da içinde barındırmaktadır. Anadolu ise gerçekte tam anlamıyla "tarihi" içinde barındıran bir arşivdir. Bu kaynakların kullanılabilmesi birçok sorunun kolaylıkla çözülmesini sağlayabilecek güçtedir.
Testin liderliği öldürdüğüne dair önemli bir gözlemini anlatan Genelkurmay Başkanı bir İngiliz Ross Lovegrove'a dayandırdığı görüşleri doğru sayılabilir. Ancak bir kitap arşiv ise Sayın Genel Kurmay Başkanı yerli arşivlerden çok yabancı arşivleri daha yakından takip etmektedir. Bu konuda yerli olarak yazılmış bir çok yazı ve araştırma var iken bir İngiliz tasarımcının sözlerinin Harp Akademilerinde aktarmaktadır. Harp Akademilerinde bile bu konuda çok araştırma yapıldığına eminim ve bunlardan hiç bahsedilmemektedir. Yerli arşivlerin güvenilmez olduğu sonucuna da varılabilir.
Aktarılan bilgiler için de ise "Güney Kore'ye ziyaretim esnasında Koreli rehberin sorduğu şu soruyu unutmuyorum: "1=5, 2=25, 3=125, 4=625 ise 5 nedir?" Bu soru aslında bir matematik sorusu gibi görünse de bir matematik sorusu değildir. Tamamen algılama ve soruya bakış açısıyla ilgilidir. Sorunun cevabı birçoğunun düşündüğü gibi 3125 değil, 1'dir. Çünkü 1=5 ise 5=1'dir. Şartlanmaların zincirini kırmadan unutulmaz kişiler olamazsınız."
Burada bir matematik seri verilmekte ve beşinci sayının sonucun bulunmaya çalışılması istenmektedir. Kapalı bir loop olarak verilen bu seri yaratıcılığı geliştirici değil sınırlayıcıdır. 5'ten sonra yeniden bire dönülmekte ve seri yeniden başlamaktadır. Ancak bu o kadar önemli değildir.
Genel Kurmay başkanımızın Koreli bir rehberden bu derece etkilenmesi tehlikelidir. Tehlikeli olan böyle bir soruya cevap vermeye çalışması yerine "Sen Kim oluyorsun da Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetler Genel Kurmay Başkanı'nı test etmeye çalışıyorsun" şeklindeki liderlik tavrının gösterilememiş olmasıdır.
Zaten bir önceki paragrafta söylenen "Ne yazık ki, bizde de son yıllarda çoktan seçmeli imtihan usulleri, bir iki neslin hareket tarzı yaratma kabiliyetini yok etmiş, hepsini lider değil, tabi yapmıştır." Genel Kurmay Başkanının kendisi için bile geçerli olduğu söylenebilir. Bu durum ise gerçekten çok tehlikeli bir durumdur. Ancak Genel Kurmay başkanı bunun farkında olarak ifade ettiyse "ben lider olamadım ama sizin lider olmanızı istiyorum" şeklinde derin yapı mesajı verdiği söylenebilir.
Liderlik konusunda bilgi aktaran Sayın Genel Kurmay Başkanı "Liderin nasıl olması gerektiğini vurgularken, herkesin yöneldiği taraftan farklı tarafları da görmeye başlaması gerektiğini de vurgulamaktadır. Tepenin arkasını görebilenin lider olduğunu ifade eden Genel Kurmay Başkanı, bu doğru görüşlerin ardından Liderlik ve yabancı dil bağlantısını da kurarak bir yanılgıya düşmektedir. Yabancı arşivlerin incelenebilmesi için yabancı dil öğrenilmesi gereklidir. Ancak yerli arşivlerin kullanılabilmesi için Türkçe'nin de gramatik, pragmatik ve semantik açılardan öğrenilmesi gerekmektedir. Bu noktanın gözardı edilmiş olması sorun yaratabilir.
Sonuç olarak Genel Kurmay Başkanının söylediği bu sözler Türkiye gündemini önemli bir süre meşgul edecektir. Bu yıl görevinin sona ereceği düşünülürse, şeklinde yeni yöneticilere ve Harp Akademisinde yer alan kişilere mesaj verilmektedir.
Cengiz Eren
http://www.erenlp.com
19 Mart 2006
Hilmi Özkök Konuşmasının Gazetedeki metni :
Şartlanma zincirini kırın
Orgeneral Özkök, Harp Akademileri Komutanlığı'nda şöyle seslendi: Lider, herkesin bir tarafa baktığı sırada diğer tarafta olup biteni de görebilendir. Şartlanma zincirini kırmadan unutulmaz kişi olamazsınız
Barkın Şık - Ankara
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı'nda entelektüel seviyesi çok yüksek bir konuşma yaptı. Özkök, Türkiye'nin nükleer tehditle karşı karşıya olduğu ve internetin bir silah gibi kullanıldığı tespitlerine yer verdiği konuşmasını dipnotlarla da süsledi. Orgeneral Özkök'ün, soru-cevap metodunu da sık sık kullandığı konuşmasından bazı önemli satırbaşları şöyle:
DELİYE İHTİYAÇ OLABİLİR:
'Bir deli kuyuya bir taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış; 'Bu sözün tersi bir yaklaşımla, bazen problemlerin çözümünde bir deliye de ihtiyaç duyulabilir. İçinizden birinin aklına gelen ve sizlere başlangıçta oldukça sıra dışı gelen bir fikir, çözümün anahtarı olabilir. Sizlere tavsiyem; hiçbir zaman ileri sürülen bir fikre karşı ön yargıyla hareket etmeyiniz. Çok aykırı fikirlerle karşılaşabilirsiniz, hele bu fikirlere 'vatan haini bir düşünce' gibi çok iddialı bir önyargı yla yaklaşırsanız, fikirlerden istifade marjını daha başlangıçta sıfırlamış olursunuz. Uygarlık karşı fikirlerin çarpışmasıyla gelişmiştir.
ARŞİVLER VE GEREKSİNİM:
'Arşiv' diye adlandırdığınız dokümanları hangi sıklıkla kullanıyorsunuz? Biliyorum ki, soru hepinizi ürküttü. Şu anda içinde bulunduğunuz tedirginliği gözlerinizden okuyabiliyorum. Bazılarınız, 'ne desem?' diye düşünmeye başladı bile. Bu soruyu yöneltmemdeki maksat, artık elinizdeki geçmiş yıllardan kalan dokümanların şu anki gereksinimlere yanıt verememesi gerektiğini vurgulamaktır.
TEST, LİDERLİĞİ ÖLDÜRÜR:
Bir İngiliz tasarımcısı olan Ross Lovegrove, "21. Yüzyılı Tasarlamak" konulu sunumunda öğrencileriyle ilgili olarak şunları söylemektedir: "Öğrencilerime bakıyorum. Çok zeki ve yetenekliler. Ama bunları kullanmak akıllarına gelmiyor. Çünkü öyle bir sistemde yetiştirilmişler. Geçen sene bir öğrencim yalvarıyordu; 'Siz fikir verin, ben ne isterseniz yapacağım' diye. Fikir vermedim. Önce zorlandı, sonra çok güzel fikirler bulup uyguladı. Eksiklik burada. Yapamamakta değil, yapmamakta. Yanlış alışkanlıklar kazandırılmasında. Ne yazık ki, bizde de son yıllarda çoktan seçmeli imtihan usulleri, bir iki neslin hareket tarzı yaratma kabiliyetini yok etmiş, hepsini lider değil, tabi yapmıştır."
Güney Kore'ye ziyaretim esnasında Koreli rehberin sorduğu şu soruyu unutmuyorum: "1=5, 2=25, 3=125, 4=625 ise 5 nedir?" Bu soru aslında bir matematik sorusu gibi görünse de bir matematik sorusu değildir. Tamamen algılama ve soruya bakış açısıyla ilgilidir. Sorunun cevabı birçoğunun düşündüğü gibi 3125 değil, 1'dir. Çünkü 1=5 ise 5=1'dir. Şartlanmaların zincirini kırmadan unutulmaz kişiler olamazsınız.
LİDER NASIL OLMALI?:
Lider, herkesin bir tarafa baktığı sırada diğer tarafta olup biteni de görebilendir. Yaptıklarını başkası beğensin diye değil, kendisi beğenip doğru bulduğu için yapandır. Tepelerin arkasını görebilendir. Sadece kabul edilebilecekleri yapan değil, yaptığını kabul ettirendir. Önümüzdeki dönemde, yabancı dil bilmeyen personelin TSK'da kendisine gelecek bulması daha da zorlaşacaktır.
1. SINIF DEVLET NASIL OLUR?:
Bir devletteki yönetim kalitesini, devleti oluşturan kurumların kalitesi belirlemektedir. Ayrıca bunu tamamlayan diğer hususlarsa, kurumların iç ahengi ve diğer kurumlarla uyumlu, etkili işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışmasıdır. Bunları gerçekleştirebilen ulusların profili sürekli yükselmektedir. Bu nedenle bir ulusun refahı, istikrarı, geleceği, bağımsızlığı için iç barışın öneminin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum.