Küçük Prens Kitabı ve NLP yorumu
Antoine de Saint-Exupery'nin yazdığı, Cemal Süreya ve Tomris Uyar'ın Türkçe'ye çevirdiği bir kitap Küçük Prens. Uzun zamandır okunmaya devam ediyor. Dünyada çok sayıda dile çevrilmiş, hatta dünyada en çok okunan kitaplardan biri olduğu da söyleniyor. Son günlerde sosyal paylaşım sitelerinde kitap içindeki içinden bazı sözler ve kavramlar paylaşılmaya devam ediyor.
Kitabı önemli kılan nedir? Neden çok okunur? Sorularına olduğu kadar Nasıl Yazılmış?, Neden yazılmış? sorularına da cevap aramak gerektiğini düşünüyorum.
Leon Werth
Yazar kitabını Çocukluk çağlarındaki Leon Werth'e ithaf etmiş. “Şimdiye kadar bu adamdan daha iyi bir dostum olmadı” cümlesinden Leon Werth'in kendisi için önemini anlıyoruz. “Bu adam Fransa'da oturuyor, şimdi, aç açıkta” cümlesi kitap 1943 yılında yayınlandığına göre, ikinci dünya savaşının o kişiye getirdiği zorlukları da anlıyoruz. En iyi dostunu avutmak için onu kitabının ithaf kısmına koymuş “Avutulmak ister “ cümlesi ile. Aslında kitabı yazarak esas olarak avuttuğu kişi 4 yaşındaki kendi çocukluğu.
İthaf kısmında annesine, babasına, sevgilisine herhangi atıf yok, sadece Leon Werth için yazılmış cümleler. Nedeni ise, herhalde çok zor geçen çocukluğu olsa gerek.
Orhan Pamuk
Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülünü kazandığında yaptığı “Babamın Bavulu” konuşması içinde, bir tane “anne” kelimesi olmaması da ilgimi çekmişti. Annesinin kendisini sevmediğini düşünen Orhan Pamuk bunu yaparken, kendisine verilmeyen sevginin veya sevgisizliğin hesabını görüyor olabilir mi? Küçük Prens yazarı da, erken öldüğü için babasından, kendisine zorluk yaşatan ailesinden bu yüzden bahsetmiyor olabilir mi? sorusu sorulabilir.
Babasını 4 Yaşında Kaybeden Çocuk
Kitabın başında yazarın hayatı anlatılırken ise, 4 yaşında kont olan babasını kaybettiği yazılmış. 4 yaşında baba kaybı, ölümü bilmeyen ve tanımlayamayan bir çocuk için çok sarsıcı ve donup kalmasını sağlayan bir durum yaratacaktır. Bu durum daha sonra yaşadığı hayatının her anını etkileyecektir, sonrasında, farkında olmadan.
Kitap içinde kendisine ait önemli bilgiler olduğu gibi, büyüklerin çocukları anlamadığına dair bilgiler de bulunmaktadır. Kendi çocukluğunda hayal gücünün ortaya çıkardıklarını büyüklerin anlamaması ve hissettiği yalnızlık derin bir şekilde hayatında sürmüş olsa gerektir yazarın. Tek kişilik uçağı ile gezerken dünyaya yukarıdan bakıp izlemeyi sağlarken yalnızlığını daha da artmakta ve devam etmektedir.
“İşte böyle altı yıl önce, büyük çöl üstünde uçağım kazaya uğrayana kadar, içimi dökecek gerçek bir dostum olmadan yapayalnız yaşadım” cümlesi yaşadığı yalnızlığın derinliğini de göstermektedir. Kitabı yazdığı zamanlarda, kitabın başında bahsedilen Leon Werth'in de hayatında olmadığını anlıyoruz.
Yalnızlık
Küçük Prens kitabının içine yalnızlık derinlemesine kaydedilmiş durumda. Gezegenlerde yaşayan insanların hepsi yalnız. Kral, Kendini Beğenmiş, Sarhoş, İşadamı, Bekçi, Coğrafyacı, yalnız ve hatta dünyada bile Küçük Prens'in yalnızlığı devam etmektedir. İnsanlardan çok yılanlarla, çiçeklerle ve koyunlarla sohbet etmektedir.
Bu şekilde bakıldığında Küçük Prens yazarın kendisidir diyebiliriz. Geçirdiği kazada 4 yaşında babasının ölümü ile donup kalan çocuk yaşadığı kazada canlanmış ve kendisi kendisi ile sohbet eder hale gelmiştir.
Bu açıdan Küçük Prens kitabı -kendi küçük gezegeninde yaşayan çocuk-, yalnızlığı ve hüznü anlatmaktadır. Büyüklerin küçükleri anlamadığı, “Biliyor musun insan üzgün olunca gün batımının tadına daha iyi varıyor” benzeri cümleler hüznü anlatırken, yalnız olan büyüklerin boş iilerle uğraştığı için, çocuklara “büyümeyin” mesajı da aktarmaktadır.
Çölde sohbet sonunda kendi gezegenine çölde kum tanaleri haline gelerek kaybolarak giden Küçük Prens, yazarın kendi kaderi de olmuştur aynı zamanda. Kendisi de ikinci dünya savaşında bir keşif uçusu sırasında kaybolmuş ve uzun yıllar sonra öldüğü anlaşılmıştır.
Stanley Kubrick 2001 Space Odyssey ve 33 yıl
Stanley Kubrick'te 2001 Uzay Yolu macerasında son sahneyi çekerken kendi kaderini yazdığını bilmiyordu büyük bir olasılıkla. O da filmin bu sahnesinde yatakta yatan yaşlı Dave Bowman'ın monolith ile karşılaşma sahnesinde olduğu gibi, kendi yatağında kalp krizinden vefat etmiştir. 1968 yılında çektiği film sahnesi, 1999 yılında kaderi olmuş ve 2001 yılını görememiştir. Filmin senaryo yazımından itibaren, çekiminin de iki yıl sürdüğünü Arthur C. Clarke'ın The Lost World's of 2001 günlüğünden anlıyoruz. Film yayınlandığı tarihten 33 yıl sonrasını anlatacaktır. Film çalışmaları 1966 yılında başlandığına göre, 33 yıl sonrası 1999 olacaktır,
1920 ve Mustafa Kemal
Küçük Prens kitabında ise bir tek tarih vardır, 1920 yılı. "Asteroid B-612'yi bulan Türk'ün fes ve şalvar giydiği için dikkate alınmamış,“ büyükler böyledir” işte cümlesi ile paragraf sonlanmış. Sonrasında yazılan cümleler ise daha ilginç. “Bereket versin Asteroid B-612'nin onurunu kurtarmak için “dediği dedik” bir Türk Önderi tutmuş, bir yasa koymuş. Herkes bundan böyle Avrupalılar gibi giyinecek, uymayanlar ölüm cezasına çarptırılacak. 1920 yılında aynı gökbilimci bu kez çok şik giysiler içinde Kurultay'a gelmiş. Tabii bütün üyeler görüşüne katılmışlar”.
Bu cümlelerde anlatılan Mustafa Kemal Atatürk'tür. Dediği dedik ve uymayanların asılacakları cümleleri ise oldukça ağır. 1920 yılında meclis kurulduğunda kıyafet devrimi henüz yapılmamıştı. Yazar kılık kıyafetin Avrupalılar için önemini anlatmaya çalışırken, Mustafa Kemal'i de bu kitabı okuyanların zihnine adını vermeden diktatör olarak kaydetmeye çalışmaktadır. Ayrıca büyüklerin ancak asılmaktan korktukları için değişebildiklerine dair mesaj da göz ardı edilmemelidir.
İçinde tarih, coğrafya, matematik bilgilerinin yer aldığı kitap, çocukları yalnızlaştıracak, onları hayali arkadaşlarla iletişim kurmaya zorlayacak, hüznü ve acıyı yaşamayı kolaylaştıracaktır.
NLP Teknikleri Örgüsü
Kitabın örgüsü ve bölümlerin birbiri ile bağlantıları NLP teknikleri açısından bakıldığında güzeldir. Her bölümde bir bölüm öncesine veya dha sonraki bölümde okunacak bölümlere çağrışım bağlantıları kurulmaktadır. NLP Bilgileri ve teknikleri açısından kitabın nasıl yazıldığı başka bir yazının konusudur.
Yazar ve Marillyn Hewson
4 yaşında babasını kaybeden çocuk, çektiği acı ve duyguları, babasını kaybetmeyen çocukların da yaşamasını sağlamaya çalışmaktadır, tıpkı babası küçük yaşta ölen Marillyn Hewson'un, bugün Lockheed Martin CEO'su olarak üretilen savaş silahları ile (F-35'de bu silahlardan biri) erkek ölümünü yaygınlaştırmaya sağlaması gibi.
Cengiz Eren
NLP Uzmanı ve Eğitmeni
http://www.erenlp.com