bölge ekleri,

 

  • Anestezi, Ameliyat Sonrası Yaşananlar

    Anestezi, Ameliyat, Anestezi

    Türk Dil Kurumu sözlüğünde Anestezi karşılığında sunlar yazıyor.

     

    Anestezi : "isim, tıp" Canlı vücudunun tümünde veya bir bölgesinde ağrı, ısı, ışık ve dokunma gibi tüm duyuların ortadan kaldırılması, duyu yitimi

     

    Genellikle nefes alma yolu veya damardan verilen sıvlıarla ortaya çıkan bu durum ameliyatlarda kullanılmakta. Böylece kişinin ameliyat sırasında acı çekmesi engellenirken, hareketsiz kalması da sağlanıyor.

     

    Yaşanan bu durum sırasında kişi farkında olmadığı süreçleri yaşayacak ve sonrasında her ameliyat olan insanda olmasa da bazılarında veya bir çoğunda önemli değişimler ortaya çıkacaktır.

    Narkoz Almak

    Farkındalık ve farkında olduğumuz aklımız anestezi alındığında etkisini yitirmekte ve duyu organları tamamen kapanmaktadır. Derinlemesine uyutma diyebileceğimiz bu durumda kişi kendisini tamamen kaybetmektedir..

    Kişi ameliyat etkisinden çıkarken bir çok farklı tepkiyi göstermekte, gülenler,, ağlayanlar, bağırıp çağıranlar olabilmektedir.. Ameliyat olmak insan hayatında önemli bir durumlardan biridir. Burada yaşanan korkular ameliyat başlamadan ve uyutulaana kadar olan sürede şiddetlenmekte ve daha sonra ise uyumaya başlamaktadır. Bu sırada kişi hayatını gözlerinin önünmden filme şeridi gibi geçirebilir.

     

    Hem bu korkular ve hem uyutulma süreci ile  ameliyat süresinin uzunluğu etkilerin farklı olmasını sağlayacaktır. İşte hem bu korkulardan ve ameliyattaki uyutulma sürecinde kişinin farkında olduğu aklı devre dışı kalmakta, farkındalığı tamamen kapanmaktadır.

     

    Ameliyat Sonrası

     

    Ameliyat sonrası kendine gelmeye başladığında ise geçmişte yaşadığı tecrübelere ait duygular yüzeye taşınacak ve kişiyi etkileyecektir. Her kişi özelinde kişinin geçmişte yaşadığı ne kadar çok ve ne kadar kötü hissediyorsa uyanırken bu duygular da yüzeye taşınacaktır. Bu yüzden bazı insanların tepkilerinin neden sert ve farklı olduğunu anlayabiliyoruz.

     

    Her insan geçmişte yaşadıkları tecrübelere göre ameliyat sonrası bir değişim yaşayabilirler. Bazılarında daha sert davranıuş modeli, bazılarında içe kapanma, bazılarında hayata farklı bakma gibi süreçler ortaya çıkacaktır. Yakın çevresi ile bu değişimden etkilenecek nasıl davranacaklarını bilemez hale gelecebileceklerdir.

     

    Benzer süreçler kadınlarda doğum sürecinde yaşanabilir. Doğum sonrası depresyonu, post-natal sendrom adı ile adlandırılan durumların yaşanmasının sebebi de budur. Anestezi etkisi ile olsun veya normal doğum olsun yukarıdaki etkilere benzer etkiler görülebilir.

     

    Anestezi ve kadınlarda doğum geçmişte yaşanan tecrübelerin kapaklarını açar, diyebiliriz. Böylece geçmişte yaşanan tecrübelere bağlı olarak anestezi insanları etkileyecektir. Çok kötü tecrübeleri olanlar, doğal olarak daha fazla etkilenecektir.

    Narkozdan Çıkış ve Değişim

    Değişimin ne ölçüde olacağını görmek en kolay şekilde anestezi etkisinden çıkarken görülebilecektir. Tepkile normalden farklı ise, özellikle gözyaşı var ise değişimin büyük olacağı söylenebilir. Ameliyat sürecinde  kişi geçmişte yaşadığı bütün hayatı sorgulamakta, kendisi için birşey yapmamışsa kendisini çok kötü hissetmektedir. Değişimin ameliyatla değil, kişinin kendi kararı iile olması durumunda bu olmayacaktır.

     NLP ve Zihinsel Detoks

    Bu etkilerden kurtulabilmek için kişinin zihinsel detoks programına katılmak yararlı olabilir. Geçmişte yaşadığı tecrübelerin etkisinden kurtulmuş insanlar bu süreci çok daha rahat atlabilecektir.

    İlave olarak bir mot daha düşülebilir. Yaşlı, yalnız ve zengin kişiler ameliyat sonrasında kendilerine bakan hemşirelerden birine aşık olabilir ve onunla evlenebilirler. Bunun nedenleri ise başka bir yazıda anlatılabilir..

     

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Bu makale bilimsel bir makale değildir.. Sadece gözleme dayanmaktadır.

    #ameliyat #anestezi #kişilikdeğişimi #cengizeren #değişim #nlp #nlpteknikleri #narkoz #anestezist

     

  • Değişim Mesajları: Uçak Korkusu

    Uçak Korkusu, Uçuş KorkusuUçak Korkusu

    Uçak çağımızda kullanılan en hızlı ve emniyetli ulaşım araçlarından biri. Bir şehirden bir şehire, bir ülkeden başka ülkeye kolaylıkla ve kısa zamanda gidebilirsiniz.


    Seyahat Güzeldir

    Bilet alıp, check-in yaptıktan sonra kapıda bekler ve büyük hava alanlarında otobüsle gidip sizi istediğini yere götürecek uçağa binersiniz. Kapıda hostesler ve kaptan sizi karşılar. Sonra da yerinize oturursunuz. Emniyet kemerinizi bağlarsınız. Anonslar yapılır ve uçak pistte taksi pozisyonuna geçer. Pistin başında durur ve kalkış izni verildiğinde motorlar tam güçle çalışır ve koltuğunuza yapışır gibi hissedersiniz. Önce ön tekerlek yerden kalkar sonra da uçak pistten ayrılır. Tırmanışa geçerken rotaya geçilirken hafif düşüşler ve dönüşler hissedilir. Uçak yola devam eder. Bir müddet sonra motorların sesi azalır. Sonra da iniş anosları yapılır. Böylece uçak gideceğiniz şehrin havalimanına iner. Bazen 45 dakika, bazen bir saat, bazen 10 saat uçuyor olabilirsiniz, gideceğiniz yere ulaşmak için.

    Bazı insanların uçak içinde çok tedirgin olduğunu görürsünüz. Bazıları ise ilaç ya da içki alarak uçağa binebilirler. Bazıları da hiç binemezler, uçağa. Buna uçuş korkusu veya uçak korkusu adı verilir.

    Uçak Korkusu ve NLP

    Aslında uçak korkusu olarak görünen şey, buzdağının ucudur, kişiyi uçaktan uzak tutmaya çalışan bir mekanizma da sayılabilir. Zira kişi başka yerlerde değil de uçakta veya uçağa binmeyi düşündüğünde bu korkuyu yaşamaya başlamakta, şiddetine göre ya zorla binmekte, ya da hiç binememektedir, uçağa.

    Daha önce de yazdığımız gibi, korkular biz kendimizi koruyamadığımızda bizi koruyan mekanizmalardır, diyebiliriz. Aynı zamanda korkular korktuğumuz oranda gerçekleşebilir. Ne kadar çok korkuyorsak, o kadar tehlike var demektir.

    Bir çok kişi uçağa korku duymadan binerken, bir şey olur, önce korkmaya ve sonra binememeye başlar. Mutlaka bir şey yaşanmiş ve zihinsel süreçlerde ortaya çıkan durum bu bu korkuyu yaşanır hale getirmiştir.

    İki temel korkumuz farkında olmadan uçakta tetiklenmektedir. Motorun aşırı gürültüsü ve uçağın kalkışta sallanması.

    Kişinin geçmişte yaşadığı ve üzerini kapattığı tecrübeler bir şekilde açılabilir.

    NLP ve Zihinsel Süreçler

    Bu açılma bir ameliyat ya da doğumda sonrasında açılabildiği gibi, uçakta yaşanan büyük bir türbülansta, bir yakın vefatından veya trafik kazasından sonra açılabilir. Son dönemde yaşadıklarımız, Suruç ve Ankara'daki patlamalar, uçak düşürülmesi ve benzeri olaylar da bu etkiyi sağlayabilir. Geçmişte yaşanan tecrübelerin kapakları açıldığında yaşanan kötü tecrübelerin sayısı fazla ise, kişi kendisini çok kötü hissedecektir. İşte bu açılma uçakta da tekrarlanıyorsa, kişi kendisini uçakta da çok kötü hissetmeye başlar ve uçağa binmekten uzak durmaya çalışır.

    Uçak korkusu ortaya çıktığında anlaşılması gereken en önemli nokta şu olmalıdır. Hayatın geçmiş modelde yönetilemediği ve değişim ihtiyacının ortaya çıktığı. Değişim gerçekleşmediği takdirde uçak korkusu giderek artacaktır hatta başka korkulara evrilecektir. Genellikle yaşadığı dünyayı çok iyi kontrol ettiğini düşünen zeki insanlarda ortaya çıkma ihtimali büyüktür.

    Uçak Korkusu değişim için önemli bir mesaj sayılmalıdır. Genel olarak bakıldığında başkalarını, işini, başarısını, kariyerini olması gerekenden fazla önemsemekte ve kişi kendisini bir türlü merkeze koyamamaktadır. Hayat bu şekilde yürütülmeye devam ettiğinde, farkında olmadan kişi kendisi için bir şey yapamamakta, ama başkaları ve işi için önemli kararları alırken, kendisi için hiçbir karar verememektedir.

    Örnek olarak şu verilebilir. Bir anne, kendisi seyahat için uçağa binmeyi düşündüğünde uçak korkusu hissettiği için istediği seyahati yapamadığı halde, çocuğunun sağlığında bir sorun ortaya çıktığında hiç korkmadan uçağa binip seyahat edebilir.

    Değişim Zamanı ve Zihinsel Detoks

    Yukarıda anlatılan nedenlerden dolayı uçak korkunuz veya uçuş korkunuz var ise, değişim zamanı gelmişte geçiyor demektir. Kendi kararlarınızla kendiniz için birşeyler yapmaya başlamanız önemli değişim noktası sayılabilir. Geçmişte yaşadığınız tecrübelerin duygusal etkilerinden kurtulmanız da çok önemli. Bu şekilde zihninizin temiz olması ise, sorunun bütünüyle ortadan kalkmasını ve değişimin gerçekleşmesini sağlayacaktır.

    Değişim kararını ise sadece siz verebilirsiniz. Karar Sizin

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni.

    Facebook.com/cengiz.eren
    twitter.com/cengiz_eren

    Posta Gazetesi Bölge Eklerinde NLP ile Hayatın Yönetimi Sende köşelerinde yayınlanmıştır.

    Not: Uçak korkusu zihinsel detoks programı ile kolaylıkla ortadan kaldırılabilir..

    İlgili Linkler:

     

  • Değişim süreçleri Posta Ekler Köşe Yazısı

    Değişim

    NLP duyular, duygular, kullandığımız dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları gösterir, diye yazmıştık ilk yazımızda. Varolan yapının ne olduğunun farkına varılması ve değişimin kişinin kendisi tarafından istenmesi gerekiyor.


     Hayat ve Değişim Süreçleri

     Hayata baktığımızda, doğaya baktığımızda herşey değişiyor. Bilgisayarlar hayatımıza girmeden önce neler yapıyorduk? Sonra bilgisayarlar hayatımıza girdi. Şimdi ise sosyal medya ile herşeyi paylaşıyoruz. Her an, her konu hakkında bilgi alabiliyoruz. Bu değişim insanları değiştiriyor. Paylaşım artıyor ama yüzyüze iletişim azalıyor.

    Değişim süreçleri insanın kendi kararları ile organize edilmeli. İnsan hayatında stratejik karar noktaları var. Bu noktalarda kendi kararlarınızı verebilmişseniz, o zaman hayat sizi istediğiniz yere götürecektir. Verememişseniz değişim zamanı gelmiş demektir. O kararları şimdi vermeye başlamanız önemli bir sonuç olacaktır.

    Kararlar

    Kendi yaşadığım tecrübeler içinde geçerli bu söylediğim. Ortaokul bittiğinde aile bütçesine bir an önce katkıda bulunablmem için babam beni sanat okuluna göndermek istemişti. Arkadaşları liseye gitmek istedikleri için ben de liseye gitmek istedim. Tabii ki ortaya baba oğul çatışması çıkmıştı. Ben liseye giderek istediğimi gerçekleştirdim. Şimdi ise babama teşekkür ediyorum. Zorla da olsa bunu kabul ettiği için.

    Daha sonra serbest çalışmaya başladığımda da, 90'lı yıllarda kendim için NLP öğrenmeye karar vermem de, yakın çevrem tarafından yine tepki ile karşılanmıştı. Ne yapacaksın gir bir işyerine çalış, sabit bir maaşın olsun. Nedir bu NLP, öğrenip de ne yapacaksın, boş işler bunlar diyenler çok oldu. Bu gün ise ikisi yayında 4 kitabı olan, internet sitesinde çok sayıda yazısı olan ve Posta gibi önemli bir gazetede yazan biriyim. Bunu bir başarı sonucu olarak ifade etmiyorum. Zira başarıyı önemseyen veya başarıyı kutsayan kişilerin düştükleri durumları biliyorum. Örnek vermemi isterseniz çok isim yazabilirim.

    Kendi Kararlarınız

    Siz değişim sürecini başlatıp, kendi geleceğinizi kendi kararlarınızla planlayıp uygulamaya başladığınızda kendinizin değiştiğini göreceksiniz. Bir gün bunun da farkına varmadığınızda süreç devam ediyor olacaktır.

    Eski Türk Ticaret kanununda önemli bir cümle vardı. “Tescil Talep üzerine yapılır.” Siz ne talep ediyorsunuz? Hayattan ve gelecekten. Herhangi bir talebiniz ve istediğiniz bir şey yoksa, elled edttiğiniz bir sonuçta olmayacaktır.

    Değişimi neden istiyorsunuz? Sorusuna vereceğniz cevap çok önemli. Para için, başarı için, ünlü olmak için, başkalarını mutlu etmek için, başkalarına kendinizi ispat etmek ve bunun gibi çok sayıda nedeniniz olabilir. Bunlar için değişim istiyorsanız gerçekleşmesi hiç kolay değil. Değişimi sadece istediğiniz için ve beklentisiz olarak başlattığınızda istenen sonuca ulaşabilirsiniz. Bilinmesi gereken şeylerden biri “ herhangi Bir şey sizden önemli hale geliyorsa, sorun yaşayabilirsiniz.

    Değişmek için yapmanız gereken şey değiştirmek. İşe gittiğiniz yolu değiştirin, kullandığınız dili değiştirin, yeni öğrenme süreçleri başlatın istediğiniz konularda. Kendinizi iyi hissederek yaptığınızda yavaş veya hızlı bir değişimin olduğunu hissetmeye başlayacaksınız.

    Yapmak istiyorum cümlesi de önemli bir cümle. Tıpkı çocukluğunuzda “bisiklete binmek istiyorum” diyerek bir kaç saat içinde bisiklete binmesini öğrendiğiniz gibi. Korku duymadan, tedirgin olmadan ve düşeceğinizi hiç düşünmeden.

    Mahalle Baskısı Elalem Baskısı

    Çevrenizdekiler size çok şeyler söyleyebilirler. Mahalle baskısı denilen Bir şey var. Yakın çevrenizin sizin değişiminize gösterecekleri dirence de “Elalem baskısı” diyorum, ben. Dikkate almadan yolunuza devam edin. Birgün yaptıklarınızın ne kadar değerli olduğunu anlayacaklardır. Anlamasalar da onların sorunu deyip, geçin, lütfen.

    Sonraki yazılarımızda hayatı etkileyen olaylara ait örnekleri okuyacaksınız. Acaba sizin hayatınızı ne etkiledi?

    facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

     

     

     

  • Değişime Direniyor Olabilir misiniz?

    Değişime DirençDeğişime Direnç

    Yaşadığımız olaylar hayatımızı düşündüğümüzden çok daha fazla etkiliyor. Bunun nasıl etkilediğini bilmek kolay değil. Farkında olmadan bu stratejiler değiştirilmeden bunların farkında varmadan değişim çok kolay olmayacaktır.


    Farkında olarak değişmek isteyen insanlar farkında olmadıkları bir direnç gösteriyorlar. Aslında her insan ve hatta her madde sabit kalmaya devam etmek istiyor. Bir taşı kaldırıp attığınızda taş düştüğü yerde sonsuza kadar kalabilir. Rüzgar ve buharlaşma olmasa deniz hareket edemez. Nehirlerdeki sular kod farkından dolayı akar ama denize ulaştığında hareketsiz hale gelecektir.

    Basınç farkları olmasa rüzgarlar da ortaya çıkmayacaktı. Bu bilgiler her maddenin sabit kalma isteğini ortaya çıkarıyor olabilir.

    İnsanlar da yaptıklarını yapmaya devam etmek istiyorlar. Bir yolu öğrenen bir insan hep oradan gitmeye başlıyor ve diğer yolların olduğunu bile unutuyor. Aynı kokular, aynı tatlar, aynı manzaralar, aynı sesler duyuldukça, zihnmize giren yeni bilgi sayısı da azalmış oluyor. Bunun nedeni bildiklerimizi yapmanın kolay olması. Tıpkı bilgisayarda kullandığımız kısa yollar gibi.

    Kısa Yollar ve Kitaplar

    Kısa yollar hayatı kolaylaştırıyor ama gelişmemizi de engelliyor.

    Kişiler kendilerini değiştirmek için çok sayıda kitap okuyor, kişisel gelişim seminerleri, nefes terapileri, eft ve benzeri bir çok yöntemi kullanıyor ama kısa bir müddet sonra herşey eski haline dönüyor. Çünkü bilinen bilinen yol yeni yoldan daha iyidir. Diyebiliriz. Gelecek hafta Zihinsel Detoks hakkında bilgi vereceğim.

    Bu anlamda zihnimizde oluşan programların değişimi kadar geçmişte yaşadığımız olayların duygusal etkilerinden de kurtulmak gerekiyor. Buna ait çok sayıda örnek verilebilir.

    Çok içki içen sürekli olarak kendisi ile çatışan biriyle birlikte olan kadın, kendisine yapılanlardan memnun olmadığı için bu kişiden ayrılıyor. Daha sonra yeni biriyle tanışıyor. Sonrasında herşey yolunda giderken, bir yemekte kendisi garsona siparişi vereceği sırada “Benim masamda oturan kadın garsona sipariş veremez” cümlesini duyduğunda başlangıcında olan birliktelik sona eriyor. Yeni tanıştığı kişinin beklenmedik tepkisi onu rahatsız etmiştir. Daha sonra ne yapıyor dersiniz? Ayrıldığı içki içen sevgilisine geri dönüyor. Çünkü eski sevgilisinin bütün davranışlarını bildiği için beklenmedik hiçbir durumla kaşılaşmayacaktır. (Kurgudur)

    Bu yüzden acı çekmesini öğrenen insanlar acı çekmeye, razı olmayı bilen insanlar razı olmaya, başarışız olmayı çğrenmiş insanlar başarısız olmaya, kaybetmeyi öğrenen insanlar kaybetmeye devam ediyor. Çünkü bu da bilinen bir kısa yol haline dönüşmüştür, diyebiliriz.

    Beklenmedik,  Beklenir

    Beklenmedik olaylarla karşılaşmamak için yaşayacağı bir konuyu, yaşamadan bütük sonçlarını düşünüp beklenir hale getirip tedbir almaya çalışan kişiler farkında olmadan önemli bir yetkinliklerini de kullanamaz hale gelebilirler. Risk almadan, macera yaşamadan ve en önemlisi yaratıcılıklarını hiç kullanmadan yaşamaya devam edeceklerdir. Bu da değişimi biraz daha zorlaştıracaktır.

    Değişime direncin ortadan kalkması için yeni öğrenme süreçleri başlatmak çok önemli. Ama bu yapacağınız şey sorunlarınızdan kurtulmak için yapıldığında ve başkasının kararı ile gerçekleştiğinde istenen sonucu hayatınıza taşımayacaktır.

    Bir düşünün, bugüne kadar kendi kararınızla, kimseye sormadan, onay almadan neler yaptınız? Öğrendiğiniz bilgileri davranışlarınıza aktarıp kullanmaya başladınız mı? Bilgi davranışlara aktarılmadığı müddetçe öğrenmemiz gereksiz. O yüzden çok bilen çok yanılır diyorlar. Arşimed kanunu biliyor ve denizde doğuluyorsak Arşimed kanununu öğrenmemize gerek yok. Deniz de kendimizi rahat bırakabilsek, su bizi yüzeye taşıyacaktır. Korkarak yanlış hareket ettiğimizde boğulmamız kolaylaşıyor. Ölen balıkların hepsi yüzeye çıkıyor ve rüzgarla oluşan dalgalar onları kıyıya atıyor. Böylece deniz temiz kalmaya devam ediyor. Denizin bile kendisini koruduğunu söyleyebiliriz. Siz Kendinizi koruyor musuz?

    Kendi Kararlarınız

    Bugün 14 Şubat Sevgililer günü, sevgilinizle, eşinizle, arkadaşınızla ya da kendi başınıza “yeni” bir şey yapın, daha önce hiç yapmadığınız. Göreceksiniz ki bunu devam ettrdiğinizde değişim de hayatınıza gelecektir. Davranışlarınızı, kullandığınız kelimeleri, düşüncelerinizi, çevrenizi değiştirdiğinizde değişim kolaylıkla gerçekleşebilir.

    Daha önce de ifade ettiğimiz gibi değişim herkesi rahatsız edebilir. Zira değişmeyen insan kolay yönetilir.

    Karar Sizin

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Bu yazı Posta Gazetesi Pazar Günü Bölge eklerinde yayınlanmıştır. NLP bilgileri ve NLP teknikleri ile yapılan NLP Seminerlerinde aktarılan bilgilerden oluşturulmaktadır. 

     

     

  • Devşirme Posta NLP

    fetullah gülen devşirme

    El Condor Pasa

    Zarzuela isimli tiyatro eserinin müziğidir, El Condor Pasa. Özgürlüğün şarkısı olmuştur, Peru'da ve Peru milli değeri olduğu 2004 yılında kabul edilmiştir. Bu şarkı ingilizce sözlerle Bridge Over Troubled Water isimli albümünde Simon ve Garfunkel tarafından seslendirilir. Adı “If I could” 'dur ve albüm Amerika müzik listelerinde 152 hafta birinci sırada yer alarak rekor kırar.

    Sarkı içinde yazılan “I'd rather be a hammer than a nail” ( çivi olmak yerine çekiç olmak isterdim) sözleri bu anlamda önemli. Çivi yerine çekiç olmak daha iyi görünüyorsa da, çekicin kimin elinde olacağı hiç aklımıza gelmeyecektir, bu şarkıyı dinlerken.


    Devşirme

    Son darbe teşebbüsünü yapanlar çivi ise, çekiç kim ve çekiç kimin elinde. Zeki ve gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarının ele alınıp, onların yetiştirilmesi ve bir yerlere köstebek olarak yerleştirilmesi ve sonra da bunların kullanılması. Devşirilmiş çocuklar büyüdüklerinde kendisine bu fırsatları sağlayan kişiye/kişilere bağlılık duymaya devam edecek, ne söylenirse yapmaya devam edeceklerdir.

    Darbe teşebbüsünü yapan bu kişilerin uzun yıllardır kendilerini gizleyen insanlar olduğunu görüyoruz. Devşirilmiş ve kendilerini gizlemiş kişiler. Ve bunlar bir gün ortaya çıktılar darbe teşebbüsü ile, insanların üzerine ateş saçtılar, yüzlerce kişi şehit oldu ve yaralandı. İnançları içinde insan değeri olmadığı anlaşılıyor. Kendi insanının üzerine ateş açmak, kendi insanını düşman gibi görmek anlaşılır gibi değil. İnsan sevgilerinin olmadığı anlaşılıyor.

    Fetullah Gülen ve Beddua Konuşması

    Hocası Said'i Nursi VAN'da yaşamışken, kendisi PennsilVANia'da yaşayan Fethullah Gülen ise, meşhur Beddua konuşmasında olacaklara ait mesajları veriyordu. Şöyle diyordu.

    “Dinin Ruhuna aykırı birşeyler yapmışlarsa,

    Yaptıkları şey Kuran'ın temel disiplinlerine aykırı ise,

    Sünneti Sahiya'ya aykırıysa,

    İslamın hukukuna aykırıysa,

    Modern hukuka aykırıysa,

    Demokratik telakkilere aykırıysa,

    Allahbizi de onları da yerlerin dibine batırsın.

    Evlerine ateş salsın,

    Yuvalarını başlarına yıksın,

    Ama öyle değilse hırsızı görmeden hırsızı yakalıyanın üzerine gidenler,

    Cinayeti görmeyipte masum adamlara cürem atmak süretiyle onları karalamaya çalışanlar,

    Allah onların evlerine ateşler salsın,

    Yuvalarını yıksın,

    Birliklerini bozsun,

    Duygularını sinelerinde bıraksın,

    Önlerini kessin,

    Birşey olmaya imkan vermesin,”

    Burada Din, Kuran, Sünneti Sahiha, İslam Hukuku, Modern Hukuk, Demokratik Telakkiler tanımları Fetullah Gülen'in zihnindeki hiyerarşiyi göstermektedir. Din'in Kuran'dan önce gelmesi de önemli bir gariplik sayılabilir.

    15 Temmuz

    Aslında bu konuşmasında 15 Temmuz kalkışmasında neler yapılacağına dair mesajları verdiğini anlıyoruz. Bir çok yere ateşler yağdı, insanlar öldü, yaralandı, düzenleri bozuldu. Bu hareketlenme sessiz Türk insanının sahaya inmesiyle önlendi. Bence en önemli değişim bu. Türk insanı kendisine, bizler de Türk insanına güvendiğimizde sorunlar kolaylıkla hallolacaktır.

    Buradan anlaşılan şey herhangi bir şeyi kendinizden daha fazla önemsiyorsanız sorun yaşarsınız. Ayrıca Ne çekiç, ne çivi olmaya da gerek yok. Kendiniz gibi olmak en önemlisi. Tabii Karar her zamanki gibi sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

     

     

  • Duygusal Hareketler Posta Gazetesi Bölge Ekleri

    Değişebilenler Değiştirir

    Duygular

    Duygularınızın da bir ritmi olduğunu biliyor musunuz? Bazen sakin yaşanırken hayat, bazen nefes nefese yaşanır hale geliyor. Bunun bildiğimiz ve bilmediğimiz nedenleri olabilir. Bu yazıyı yazarken gökyüzünde tabak gibi parlayan bir dolunay var. Güneşten gelen ışığı dünyaya yansıtıyor. Dolunay duygular uyandırır, şarkılar yazılır dolunay için.


    Bir de futbol maçları var. Geçen hafta 1-1 biten derbi maçında Fenerbahçe stadından Kadıköy'e yayılan sesler, mehtap seyrederken ortaya çıkan duygulara hiç benzemiyor. Gol olduğunda ortaya çıkan gürültü ile gol yendiğinde ortaya çıkan sessizlik çok ani olarak değişiyor. Televizyonda seyredilirken de tepkiler farklılaşıyor. Kızanlar, sinirlenenler, küfredenler ve daha fazlası.

    Sürekli Duygusal Hareketler

    Analog duygusal hareketlerin ortaya çıktığı durumlar, kişinin kendisini rahat ve huzurlu hissettiği durumları anlatır. Evde sohbet ederken, resim yaparken, klasik müzik dinlerken, fotoğraf çekerken, yazı yazarken, sevgilinizle, eşinizle birlikte olduğunuzda bu duygusal hareketler yaşanacaktır. Duygular uzun zaman aralığında değişebilecek bir akış içinde olacaktır.

    Bir de çok kısa zaman aralıklarında duyguların hızlı olarak değiştiği durumlar vardır ki, bunlara da dijital duygusal hareketler diyoruz. Bir an için kendisini iyi hisseden kişi, çok kısa bir zaman sonra kendisini çok kötü hissedebilecektir. Hızlı inişler ve çıkışlar kişinin hem kan basıncını, kalp çarpışını değiştirecek ve farkında olmadan süreklilik gösteriyorsa kişi bu duygusal hareketlere bağımlı hale gelecektir.

    Kesikli Duygusal Hareketler

    Dijital duygusal hareketlerin yaşandığı durumlara bakıldığında, yarışmacı spor yapan kişilerin tamamında bu duygusal hareketler kolaylıkla görülebilir. Fanatik taraftarı olduğunuz takımınızın maçını seyrederken, borsa alım satım yaparken veya borsayı izlerken, kumar oynarken, uyuşturucu kullanıldığında, çok hızlı araba kullanırken, tango yarışmalarına katılırken, yarışmacı bir spor yaparken dijital duygusal hareketler görülecektir. Bu duygusal hareketler hayatın her alanına yayılılıp, bu duygusal duruma bağımlı hale gelebilir.

    Çoğu insanın bağımlı hale geldiği bilgisayar oyunlarında bu sonuç görülmektedir. Kişi her boş kaldığında telefonundaki oyunu hemen açmakta ve uzun saatler oynamaya devam etmektedir. Çocukların bilgisayar oyunlarına bağımlı hale gelmesinin nedeni de bu sayılabilir. Zira oyun hep devam eder.

    Analog duygusal hareketler kaynakların kullanılabilmesini sağlamakta iken, dijital duygusal hareketler zihinde varolan kapakların açılması ile anlık sert tepkilere yol açabilecektir. Bir faul yaptığı için sarı kart gören futbolcu, kırmızı kart göreceğini bildiği halde itiraz edebilmekte ve hatta hakeme küfredebilmektedir. Sonrasında ise “ne yaptığımın farkında değildim, kendime hakim olamadım.” cümlesine benzer bir cümle söyleyecektir. Taraftarı olduğu takımın maçını izlerken, bağıran, küfür eden çok sayıda insanı futbol maçlarında görüyoruz. Ya da trafikte hızla giderken kendisine yol vermeyen araca, kızılması ve küfür edilmesi anormal olmayacaktır.

    Bu bağımlılık haline gelip hayatın başka alanlarını da, dıjital duygusal hareketlerin kapsamasını sağlayacak ve kişi her içerikte, evde, işte, sokakta, hatta sekste bile nefes nefese bir durumu yaşamaya çalışacaktır. Kişini kalbinin aşırı yorulmasını, kendisini bu duygusal durumu yaşamadığı anlarda çok yorgun ve bitkin hissedecektir.

    Tepkiler

    Hayatı yaşarken beklenmedik tepkiler gösteriyorsanız, olur olmaz şeylere kızyor ya da üzülüyorsanız, yakınınızdaki insanlara sert davranıyorsanız, sürekli korku ve tedirginlik hissediyorsanız, arabanızı çok hızlı kullanıyorsanız, boş kaldığınız zamanlarda telefon veya bilgisayarda oyun oynuyorsanız, bu durumlarda zamanın nasıl geçtiğini farketmiyorsanız, analog hale geçmek için değişim zamanı gelmiş demektir.

    Seven, sevgisini ve hissettiklerini paylaşabilen ve hayatı nefes nefese yaşamak yerine sakince ve akış içinde ve istediklerini yaparak yaşayan insanlar, yaratıcılıklarını daha kolay kullanacaklardır.

    Kendinizi kötü hissettiğiniz durumlar için yapabileceğiniz en kolay şey, suyu açıp bir kaç dakika akan suyu seyretmek sizi rahatlatır, tıpkı duş yaptığınızda, gözyaşı döktüğünüzde ya da derin derin nefes aldığınızda rahatladığınız gibi. Suyun deliyi bile sakinleştirdiğine dair atasözümüz de var. Su akar, deli bakar.

    Hayatı nasıl yaşamak istersiniz? Dijital mi? Analog mu? Karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    Posta Gazetesi Bölge Ekleri Pazar NLP ile Hayatın Yönetimi Sende köşe yazısı

     

     

     

  • Eşik, Araf ya da Kapıda Kalmak

    Eşiğin Şarkısı

    Şarkı şöyledir. “Ne gökte ne yerdeyim, bir garip seherdeyim, bir başkayım bu akşam, sarhoş olamıyorum”. Eşik duygusunu ya da arafta kalmayı en güzel anlatan şarkılardan biridir.


    Arafta Kalmak

    Dikkatli olarak incelediğimizde bir çok sanatçının, yazarın, şarkıcıların ve politikacıların arafta kaldığını, eşik duygusunu yaşadığını söyleyebiliriz. Yaşanan tecrübeler nedeniyle zihinsel olarak içeride ve dışarıda yer alamayan insanlar eşikte yaşamaya devam ederek içerisi ve dışarısını iyi gözlemler ve izlerler. Yazar ise yazarken, sanatçı ise çizerken, bestelerken, şekillendirirken, sanatını icra ederken, eşikten çıktıkları ve hissetmeye başladıkları için bu eylemlerini yapmaya devam ederler.

    İçerisi Dışarısı

    İçeride yer alan kişi dışarı çıkmak istemez, dışarıda yer alan kişi ise, içeriye girmek istemez. Hep bulundukları yeri korumak isterler. İçeride bir darbe yiyen kişi, kendisini o ortamın dışına atacak, ve dışarıda yaşamak isteyecektir. Ancak dışarıda da bir darbe yediklerinde yeniden içeriye dönemeyecekleri için eşik duygusunu yaşamaya başlarlar.

    Eşikte ya da arafta herhangi bir duygu hissedilmesi kolay olmayacaktır. Bu yüzden duyguları rasyonel olarak üretilir. “Bana çok iyi davranıyor, beni seviyor, o yüzden ben de onu seviyorum” gibi bir mantıksal süreç ile sevdiklerini hissederler. Kendi hayatlarını yaşarken olmayan tutkuları, yazarken, çizerken, söylerken, bir sanat eseri yaratırken ortaya çıkar.

    Hayatı Sadece İzlemek

    Kendinizi sorguladığınızda ortaya çıkacak sonucu merak ediyorum. Hayatınızda hep aynı şeyleri yapıyor ve “fotokopi günler “ yaşıyorsanız, içeride kalmış olabilirsiniz. Hep yeni farklı değişik şeyler yapma çabası ise, dışarıda kaldığınızın göstergesi sayılabilir. Hayatı sadece izliyor ve bir duygu hissedip ifade ediyorsanız, eşiğin ortasında yer almışsınız demektir. Önemli olan ise, istediğiniz zaman içeride, istediğiniz zaman dışarıda ve gerektiğinde eşikte kendi kararınızla yer alabilmek. Bu hayatınızı yönetmenizi kolaylaştıracaktır. Tabii her zaman olduğu gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve eğitmeni

    Bu yazıs Posta gazetesi bölge eklerinde yayınlanmış, NLP bilgileri ve NLP Teknikleri kullanılarak hazırlanmıştır.

     

     

  • Farkındaysanız Dışındasınız

    Cengiz Eren FarkındalıkFarkındaysanız, Dışındasınız..


    Bugünlerde çok konuşulan biri farkındalık. Farkında olalım, farkına varalım, farkına vardım, farkındayım, cümleleri çok söyleniyor. Bize önerilen blgiler içinde de farkındalık önemli görünüyor.

    Duyu Organları ile Korumak

    Farkındalık gerçekten iki süreç için çok önemli. Birincisi ve en önemlisi kendimizi koruma süreçleri için farkındalık gereklidir. Duyu organlarımızdan çok sayıda bilgi alıyoruz. Bu bilgiler görsel, işitsel, kokusal, dokunsal ve tatsal kanalarımızdan geliyor. Bir arabanın sesini duyduğumuzda dönüp bakıyoruz. Üzerimize doğru geliyorsa hemen kendimizi korumak için harekete geçiyor ve koruyoruz.

    Öğrenme Süreçleri

    Farkındalık sürecinin gerekli olduğu ikinci süreç ise. Öğrenme süreçleri. Yeni bir şeyi farkında olarak öğrenmeye çalışıyoruz. Daha sonra da bu bilgiyi düşünmeden kullanabiliyoruz. Bisiklete ilk bindiğiniz zamanları düşünün. Öğrendiğinizde bisiklete binmeyi bilip bilmediğinizi düşünmeden, nereye gideceğinize, ne kadar süre bisiklete bineceğinize ve nereden döneceğinize karar veriyorsunuz.

    Bisiklete binmek bu anlamda önemli. Zira insanın kendi gücü ile hareket edebildiği ender araçlardan biri, bisiklet. O yüzden çocukların bisiklete binmeyi küçük yaşta öğrenmesi çok önemli. Bilmiyorsanız, siz de hemen bisiklete binmeyi öğrenirseniz iyi olur. Kendi kararları ile hareket edebilen çocuklar, bisiklete binerken zihinsel sınırlarını da öteleyebilirler. Bisikletle dünyayı dolaşanlar bile var.

    Hayatın her anında ortaya çıkacak farkındalık, kişiyi farkında olmadan hem çok yoracak ve hem de hayatı izleyen biri haline haline getirecektir. Bu daha sonra yazacağımız yazılardan birinin konusu. Eşikte kalmak.

    İnsan hayatında öğrendiğimiz bilgiler de önemli. Dış dünyadan, sözlü olarak, kitaplardan, internetten, sosyal medyadan çok sayıda bilgi alıyoruz. Bu bilgilere karşı da kendimizi korumamız önemli Öğrendiğimiz bilgiler fırsat ve seçeneklerimizi arttırıyorsa, bunları zihnimize almalı geri kalanlarını ise, başka kullanmak isteyenlere bırakmalıyız.

    Fırsat ve Seçeneklerin Arttırılması

    Örneğin ingilizce öğrenmek. İngilizce öğrendiğimizde iletişim kurabileceğimiz insanların sayısı artacaktır. Türkçe konuşurken iletişim kuracağımız insan sayısı, ingilince öğrendiğimizde, 75 milyondan 3.5 milyara çıkacaktır. Fırsat ve seçeneklerimiz artacaktır. Bisiklete bindiğimizde daha uzağa, araba kullanabildiğimizde çok daha uzaklara gitmemiz bizi geliştirecektir, kendi kararlarımızla olduğunda.

    Bu yüzden bize aktarılan bilgilerin yorumlanması önemli hale geliyor, kendimizi farkında olarak korumamız için. Öğrendiğimiz bilgileri kullanmamızda çok önemli. Bilgi davranışlarımıza aktarılmıyorsa, herhangi bir yararı olmayacaktır. Ben ingilizce biliyorum ama yabancılarla konuşmam diyen bir kişinin durumu gibi olabilir.

    Herhangi bir anınızın iyi ya da kötü olduğunun farkındaysanız, o anın dışına çıkmışsınız demektir.
    “Biz seninle ne kadar mutluyuz” cümlesini kurduğunuzda, kısa bir müddet sonra o içerikte, kötü hissedeceğiniz bir durumla karşılacaksınız demektir. “Bu dersten çok iyi not aldım” diyen öğrenci bir sonraki sınavda, istediği notu almakta zorlanacaktır.

    Düşünmeden

    Bir karar verdikten sonra düşünmeden yaşamaya başladığınızda istediklerinizin gerçekleşmesi kolaylaşabilir. Farkındalık, sorgulamaları, sorgulamalarda sürecin tamamlanmasını engeller. 1-0 öne geçtiğinde “şampiyon olduk” diye düşünen futbolcular, bir gol yediklerinde telaşlanıp bir gol daha atamaz ve şampiyonluğu başkalarına kaptırabilirler. Buna ait örnekleri hatırlıyor olabilirsiniz.
    Böylece şunu özet olarak söyleyebiliriz. Yeni bir şey öğrenirken ya da yeni bir durumlar karşılaşıp kendinizi korurken farkında olmanız önemli. Bunun dışındaki haller için “farkındaysanız, dışındasınız” diyebiliriz. Hayatın dışında kalmadan yaşamak, duyu organlarınızdan içeri mümkün olduğu kadar zengin bilgi girmesi yararlı olur. Bu da diğer bir yazının konusu.

    Buradaki bilgileri de yorumlamanız düşündüğünüzden daha önemli, her öğreneceğiniz yeni bilgiyi yorumlamanız gerektiği gibi.

    facebook/cengiz.eren
    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

  • Hannibal ve Zihinsel Detoks

    Hannibal alp gecisi Terör

    Ankara'daki patlamada hayatını kaybedenlere rahmet, yaralananlara sağlık dilerken terörün çirkin yüzünü yeniden göstermesine üzülüyor ve lanetliyorum.


    Bu olaylar kayıpları olanların hayatını derin şekilde etkileyecektir. Birçok insanın zihninde önemli etkilere neden olacak, kişileri farkında olmadığı şekilde değiştirecektir. Terör arttıkça şiddet, cinayetler, trafik kazaları ve olumsuz bir çok olayın artma ihtimali büyüktür. Bu etkilerden de kendimizi korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hayatı yaşamaya devam etmek önemli, çok önemli.

    Zihinsel Detoks

    Geçen hafta ifade ettiğimiz gibi bu haftanın yazı konusu Zihinsel Detoks. Hayatı yaşarken yaşadığımız tecrübelerin farkında olmadığımız etkileri olan stratejiler farkında olmadan kullanılıyor. Kişiler kendileri değişmek isteseler de değişim gerçekleşmiyor.

    Çok sayıda kitap okuyan, kendisini değiştirmek için bir çok seminere giden, programlara giden birçok kişi eskisi gibi yaşamaya devam ediyor. Dahası “neden değişemedim, demek ki benim sorunlarım daha da büyük” diyerek, kendisi ile olan iletişimi biraz daha bozuluyor ve ayrışma giderek artıyor. Ayrışma kişinin kendisini zihinsel olarak izlemesi anlamına gelmektedir.

    Yaşadığınız bir tecrübeyi hatırladığınızda gözünüzün önüne gelen görüntü içinde kendinizi görüyorsanız, ayrışma başlamış demektir.

    Aşağıda yazılanları yaşıyorsanız,

    Kendinizi sürekli olarak kötü hissediyorsanız,

    İyi bir şeyden hemen sonra kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorsanız,

    İstediğiniz sonuçlara ya hiç ya da düşündüğünüz zamanda ulaşamıyorsanız,

    Uçak korkunuz varsa,

    Deprem korkunuz varsa

    Panik Atak benzeri durumları sık veya aralıklı olarak yaşıyorsanız,

    Bir saatten fazla narkoz almışsanız,

    Trafik kazası geçirmişseniz,

    Çocukluğunuzda şiddet görmüşseniz,

    Çocukluğunuzda ceza için herhangi bir şekilde kapatılmış ve yalnız bırakılmışsanız,

    Cinsel taciz görmüşseniz,

    Beklemediğiniz bir patlama ile karşı karşıya kalmışsanız,

    Geleceğinizi planlayamıyorsanız,

    Sürekli negatif iç konuşmalar yapıyorsanız ve kendi kendinize konuşuyorsanız,

    Farkında olmadığınız hareketleriniz varsa,

    Evden dışarı çıkmakta zorlanıyorsanız,

    Arkadaş sayınızda geçmişe göre azalma varsa,

    Kalabalığa girmekte zorlanıyorsanız,

    Tanıdığınız kişiler önünde bile sunum yapamıyor ve konuşamıyorsanız,

    Başkaları için çok şey yaparken kendiniz için hiç bir şey yapamıyorsanız,

    Sınav Stresi veya sınav korkusu çekiyorsanız,

    Hastalıklardan ve hasta olmaktan korkuyorsanız,

    Yakınlarınıza çok sert ve aşırı tepkili davranıyorsanız,

    Trafikte araba kullanırken gösterdiğiniz tepkiler sertleşiyorsa,

    Maç yaparken veya maç seyrederken kendinizi kaybediyorsanız,

    Küçük yaşta üzerinize sıcak sıvı dökülüp yanmışsanız,

    Değer verdiğiniz şeyleri kaybedebileceğinizi düşünüyorsanız,

    Zihninizde sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlı olarak düşünmeye başlamışsanız,

    Zihinsel Detoks'a ihtiyacınız var demektir. Zihinsel Detoks ile yaşadığınız tecrübelerin ve oluşan stratejilerin gözden geçirilmesi, bunların “içeriksiz” olarak yaşadığınız hayatı nasıl etkilediği kolaylıkla farkedilebilmekte ve değişim gerçekleşebilmektedir.

    Zihinsel Detoks'ta tecrübeler kadar, beynimizin işlevleri, karar verme ve öğrenme süreçleri ile bilgiler, dil kullanımı ve sonuçları, hayatın nasıl yönetileceği ile ilgili bilgiler de aktarılmaktadır.

    Zihinsel Detoks hakkındaki detaylı bilgileri http://www.erenlp.com sitesinden okuyabilirsiniz.

    Ne Gemiler Yaktım

    Hannibal Roma imparatoruğuna saldırmak için ordusu ile birlikte İspanya'ya gelir. Orada gemilerini yakar. Bu ordusuna güvenmediğine dair bir mesajdır, aynı zamanda. Sonra bugünkü Fransa üzerinden İtalya'ya gider. Fakat Alp dağlarına geldiğinde komutanlarına der ki “Ya bir yol bulun ya da bir yol açın”.Tabii yol da bulunamaz ve açılamaz da. (alplerin altından geçen tünel 40 yıl önce açıldı.) Hannibal verdiği yanlış karar yüzünden savaşamadan, ordusunu heba eden komutan olarak tarihe geçer. Onun gemi yakması akılda kalır, hatta şarkılar yapılır “Ne gemiler yaktım, ne gemiler yaktım” cümleleri ile, günümüzde.

    Yanlış karar Alplerden de, Bağdat'tan da döner diyebiliriz.

    Hayatı ve duygularınızı yönetmek düşündüğünüzden daha kolay olabilir. Karar tabii ki yine sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Bu yazı posta Gazetesi bölge eklerinde yayınlanmış, NLP seminerlerindeki  NLP teknikleri ile  aktarılan bilgilerden düzenlenmiştir.

     

     

     

  • İletişim ve İletişim Kazaları Cengiz Eren'den

    Posta Gazelesi Bölge Ekleri yazısı İletişim ve iletişim kazlarıNLP Teknikleri ve İletişmek

    Hayatı yaşarken bir çok şekilde iletişiyoruz. Sözlü iletişim, yazılı iletişim, görüntülü iletişim, davranışsal iletişim ve hatta zihinsel iletişim. Bunlar kadar önemlisi kamuoyuna aktarılan bilgiler.


    Bazen birini düşündüğünüzde telefonunuzun çaldığını ve düşündüğünüz kişinin sizi aradığını görebilirsiniz. Tesadüf de olabilir ama “tam aklımdan seni geçiriyordum ki sen aradın” cevabını veririz.

    Sözlü İletişim

    Sözlü iletişim kelimelerle oluşturduğumuz cümlelerle oluşuyor. Cümleleri ifade etme biçimimiz iletişim şeklini belirliyor. Bazen sakin, bazen heyecanlı, bazen kızgın, bazen mütebessim, bazen ironik şekilde iletişim kuruyoruz. Sözlerimizi söylerken davranışlarımız, el hareketlerimiz, duruşumuz ve yüz ifademiz iletişimimizi sözlerimiz kadar etkiliyor.

    Yazılı İletişim

    Sosyal medyadaki anlık mesajlar da önemli bir iletişim alanı. Mesajın okunup okunmadığını da aynı anda görüyoruz. Yazılı iletişimin sözlü iletişimden farkı ise çok kereler okunabiliyor olması ve her okunduğunda daha farklı anlamlar üretilebilmesi. Ne demiş? Neden o kelimeyi kullanmış? Ayrılmak mı istiyor? Yazdığıma kızdı mı? gibi çok sayıda duyguyu farkında olmadan üretiyoruz. Anlık mesajlaşma da iletişimin bitirilmesi de kolay değil. Sorulan sorular, istenen cevaplar iletişimin uzamasını sağlayabiliyor ve aynı zamanda bağımlılık da yaratıyor.

    Yazılı ve sözlü iletişimde bunlardan kurtulmanın tek yolu, açık olabilmek.Sözlü iletişim kurduğunuzda düşündüğünüzü ifade etmek önemli. Yazılı iletişimde ise mesajınızı göndermeden bir ya da iki kere okumak iyi olabilir. Ne demek istedim? Ne anlaşılıyor? Sorularına cevap iletişimin faydalı seviyede kalmasını sağlar.

    Eğer iş konusu konuşuluyor ise, iletişimin net ve kısa olması yararlı olacaktır. Hem yazılı ve hem de sözlü iletişimde istediklerinizi mütebessim bir dil ile ifade etmeniz faydalı iletişimin devamını sağlar.

    Anlık mesaj ile sohbet ediyorsanız bunun da kısa olması yararlı olacaktır. Eğer gerçekten sohbet etmek istiyorsanız, telefon açıp konuşmanız ve duygularınızı sesli olarak aktarmanız güzel olur. Tabii en güzeli yüz yüze iletişim diyebiliriz. Bilgisayar üzerinden yapılan görüntülü iletişimde duygular iki boyutlu aktarılıyor diyebiliriz.

    Twitter Facebook

    Önemli kişilerin ve politik figürlerin verdiği mesajların ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu kişilerin verdiği sözlü mesajlar daha sonra basında ve internette yayınlandığında yazılı hale geliyor.

    Yazılı hale geldiğinde ise, çok çeşitli yorumların yapılabilmesi mümkün. Son günlerde bunlara ait çok örnek ve dil kullanımı üzerindeki sert mesajları takip ediyoruz.

    Sözler Yazılar ve Duygular

    Sözlerimiz ve yazdıklarımız duygularımızın ve inançlarımızın dışavurumudur, diyebiliriz. İnanç seviyesinde kendinizi sevmek ve insanı sevmek sizi iletişim kazalarından koruyacaktır. Duygularımızı ve hayatımızı yönetebiliyorsak, söylediklerimiz de değişecektir.

    Kendinizi kötü hissederken iletişimi bir müddet kesmeniz ve iyi hissettikten sonra iletişimi sürdürmeniz yararlı olabilir. Biri sizi sinilendiriyorsa, duygularınızı o kişi yönetiyor demektir. “Öfkeyle söyleyen, zararla susar, sonra bir bardak soğuk su içmek zorunda kalır.”Gaza Gelmemeniz iyi olur.

    Söyledikleriniz kaderiniz olabilir. İletişimin iyice karmaşıklaştığı dünyada kendinizi korumak önemli.Karar her zaman olduğu gibi yine sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    Bu yazı Posta Gazetesi Pazar günü bölge eklerinde yayınlanmıştır. NLP Bilgileri ve NLP tekniklerinden yararlanarak hazırlanmıştır. 

    İlgili Linkler: 

     

     

  • İstenmeyen

    İstenmeyen çocuklarİstenmeyen

    Bir kelime bazen çok şey anlatır, bazen de hiç Bir şey hissettirmez. Yukarıda yazılan kelime size ne hissettiriyor. Bu kelimenin siz de yarattığı duygu farkında olmadan yaşadığınız tecrübelerle bağlantılı olabilir.


    Duygular

    İnsan hayatında bazı durumlarda istenmeyen olduğumuzu hissederiz. Dünya tarihinde değişimi gerçekleştiren en önemli kişiler arasına mutlaka Steve Jobs'ta giriyor. Yetenekli, hırslı ve “beni hayata bağlayan tek şey işe olan aşkımdır” diyen Steve Jobs. Bakıldığında dünyayı değiştirmiş olduğunu görürüz. Apple'ı ailesinin garajında kuran kişi. Bugün dünyanın en büyük şirketi. Çok kullanılan Ipod, Iphone, Ipad ürünlerinin ortaya çıkmasını sağlamış, Pixar ile ilk çizgi film Toy Story ile başlayan süreçte çizgi filmleleri bilgisayarda çekmiş, bir çok müzik ve video formatını kullanılmasını gerçekleştirmiş ve bu şekilde sinema, müzik ve iletişim piyasasının tamamen değişmesini ortaya çıkarmış. Böylesine önemli bir kişi dünyayı değiştirirken kendisini değiştirememiş olduğunu görüyoruz.

    30'lu yaşlarında kendisinin evlatlık verildiğini ve o güne kadar bildiği anne babasının gerçek anne babası olmadığını anlaması, doğal olarak çok sarsıcı. Ve öğrendiği anda “istenmeyen” olduğunu farkında olmadan farketmesi, şirketi yönetirken kullandığı stratejilerine bile yansıyacaktır. Şöyle der ”Müşteri bizden bir şey isteyemez, biz yapar ve istetiriz.”

    İstetmek veya İstetmeye Çalışmak

    Bu örnek dışında çocuklar birçok şekilde istenmeyen olduğunu farkedebilir. Kürtaj yaptırmak istendiği halde doğurulan ama bunu öğrenen çocuklar da istenmeyen olduğunu anlayacaklardır. Şaka yolu da olsa çocukları “biz sizi şu çadırlardaki insanlardan aldık” denmesi de aynı sonucu ortaya çıkarabilir.

    Anne ve baba boşandıklarında çocuk kimde kalıyorsa, diğeri tarafından istenmeyen olduğunu düşünen çocuklar da aynı şekilde hissedeceklerdir. Boşanan anne ve babanın daha sonra başka birileri ile evlenmesi ve onlardan çocuk sahibi olmaları da. Evden uzaklaştırılan veya yatılı okula gönderilen çocuklarda da benzer bir durum görülebilir.

    İstenmeyenlik duygusu bir çok şekilde ortaya çıkabilir, ya da çıkarılabilir. Bir söz, bir davranış atılan bir tokat, verilen bir ceza bile bu sonuçlara yol açabilir.

    İstenmeyen çocuklarda önemli bir strateji farkında olmadan ortaya çıkacaktır. İstenmeyen kişi kendisi için hiçbirşey isteyemez ama kendisini sürekli olarak “istetmeye” çalışır. İstetmek için kendisini olması gerekenden çok geliştirir, başkalarının isteklerini kendisinden çok daha fazla düşünür ve onları mutlu etmeye çalışır.

    Bu açıdan bakıldığında kendiniz için bir şey isteyemiyor, evde anne ve babanızı, sosyal hayatta arkadaşlarınızı, iş hayatında çalıştığınız kurumu ve yöneticinizi kendinizden daha fazla düşünüyorsanız, böyle bir strateji hayatınızı etkiliyor olabilir.

    İstemeye Başlamak

    İstetmeyi bir kenara bırakıp, kendiniz için birşeyler istemeye başladığınızda değişim de başlayacaktır. İstemek bu anlamda önemli bir kelime. Daha önce de yazdığım gibi “Tescil talep üzerine yapılır” cümlesi de önemli. Hayattan kendiniz için istedikleriniz neler?

    Bu yazıyı okuduktan sonra kendiniz için bir şey isteyerek karar verip, kararınızı uygulayın, lütfen. Ne kadar önemli fark olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz, başlangıçta biraz zor olsa da. Sonrasında karar verip harekete geçmeniz, yürümek kadar kolaylaştığında değişim gerçekleşecektir.

    Bunu yapmadığınızda dünyayı değiştirebilirsiniz ama kendinizi değiştiremediğiniz için kendi hayatınızı yaşamadan hayatın içinden geçebilirsiniz. Bir de yaşanan tecrübelerin insan hayatını nasıl etkilediğini ve nasıl stratejiler oluşturduğunu farkedebilmek.

    İkisinin birden yapılabilir olduğunu size söyleyebilirim. Önce kendinizi, sonra da dünyayı değiştirmek. Tabii her zaman olduğu gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    Bu yazı Posta Gazetesi Bölge pazar ekinde yayınlanmıştır. NLP teknikleri ve NLP bilgileri ile aktarımların sonuçlarını okuyucularınıa iletmektedir. NLP ile Hayatın Yönetimi Sende köşesi

     

     

     

  • Kayıplar ve Zihinsel Surecler

    Pervane, Zihinsel SüreçlerTerör ve Kayıplar

    Son dönemde yaşadığımız olaylar ve en son yaşanan Ankara Tren garındaki olay ve çok sayıda insanımızın hayatını kaybetmesi ve yaralanması hepimizi üzdü ve üzmeye devam ediyor. Böyle bir katliamı planlamak, organize etmek ve gerçekleştirmek inanılır gibi değil. İçinde en küçük insan sevgisi olan bir kişi bunu yapamaz ama yapılıyor. Bunu engellemek için neler yapıldı, istihbarat hatası neler bu emniyet güçlerinin ve devletin sorunu. araştırmalardan bir sonuç ortaya çıkacağını düşünüyorum.


    Terör ve Şiddet

    Burada ilgileneceğimiz konu is,e şiddeti bu kadar yüksek olayların üzerimizde farkında olmadan yarattığı etkiler ve zihinsel süreçlerdeki sonuçları. İnsan hayatında kayıplar ve ölümler bizleri hep etkiliyor. Kaybettiklerimiz bizi çok etkilerden, toplumsal olaylardaki kayıplarımız bizi düşündüğümüzden çok daha fazla etkileyecektir.

    Gezi Parkı 17 Ağusto 11 Eylül

    Gezi Parkı'dan itibaren yaşamaya başladığımız baskılı ve kayıplarla dolu dönem, Suruç'ta yaşananlarla üst noktalara taşındı. Terörün yeniden başlaması ile biraz daha artan etkiler, Ankara Katliamı ile çok farklı bir noktaya geldi. Şimdi toplumda yaşayan herkes farkında olmadığı acı hissettiği, çaresizleştiğini düşündüğü, ne yapması gerektiğini bilmediği bir durum ortaya çıkacaktır.

    17 Ağustos 1998 Depreminde yaşadığımız etki ne ise, Ankara Garı olayında da yaşadığımız aynı duygusal ve zihinsel sonuçları içeriyor. Orada çok sayıda insan kaybı doğanın ortaya çıkardığı bir sonuç olurken, bu olayı bir insanın yaratanın olması dolayısı ile daha korkutucu. Bu olayın etkisi ile 2001 yılında yaşadığımız ekonomik krizde 17 Ağustos depreminin de etkisi olduğu düşünülebilir.

    11 Eylül 2001'de Amerika'da Dünya Ticaret merkezi yıkıldığında Amerika'lılarda böyle bir durumu yaşadılar. Yıllar sonra Amerika'lıların yaşadığı ekonomik krizin ardında 11 Eylül'de yaşananların etkisi olduğunu bilmek gerekiyor.

    İki tane temel korkumuz var. Bunlardan birincisi düşme korkusu. Fiziksel veya zihinsel olarak kendimizi düşmüş gibi hissettiğimizde ortaya çıkan sonuç. Diğeri ise aşırı gürültü veya patlamalar.

    Ankara'da pazar günü yaşanan olayda ikisi birden ortaya çıktı. Hem patlama vardı ve hem de çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi ve yaralanması zihinsel olarak düşmemizi sağladı. Türkiye'nin başkentinde, izin alınmış Barış için yapılan yürüyüşte bu sonucun ortaya çıkması hepimizi derinden sarstı.

    Bu olayı yaşadığımızda, duyduğumuzda, haberleri dinlediğimizde farkında olmadığımız bir şaşkınlık ve donup kalmayı yaşadık. "Önce böyle Bir şey olamaz" dedik ve gerçekliğini kavrayınca giderek daha fazla acı çekmeye kendimizi düşmüş gibi hissetmeye başladık. Giderek ağırlaşma duygusu, acı hissinin yaygınlaşması, içimizden bir yapma isteğinin gelmemesinin nedeni geçmişte kapattığımız tecrübelerin ortaya çıkmasından dolayı hissettiğimiz, oldukça ağır olarak hissettiğimiz bir sonuçtur.

    Bu dönemin uzun sürmesi ve hissettiğimiz ağırlaşmanın fazlalaşması, bizi hiç bir şey yapamaz hale getirebilir. Geçmişte yaşadığımız kayıplarımız, mutsuzluklarımıza, başarısızlıklarımıza ait sonuçlar farkında olmadan sorgulanacaktır. Duygularını hissetmemeye başlayan kişinin iletişimi zayıflayacak, kendisi da hayattan uzaklaşacaktır.

    Hayatı Yaşamak ve Yönetmek

    Yaşanan acının büyüklüğüne rağmen, hayatı yaşamaya başlamak ve kendiniz için bir şeyler yapmak tek çıkar yol olarak görünmektedir. Kaybettiklerimizin yapmak istediklerini yapmaya başlamak da bir yol olabilir. Yoksa kaybettiklerimizi ve onların ölümlerini düşünmek, hiçbirşey kazandırmayacağı gibi bu duyguların çevremize de yayılmasını sağlayacaktır.

    Zor olsa da kaybettikleriniz ve kendiniz için yaşamaya başlamanız ve biraz zor olsa da devam etmeniz düşündüğünüzden daha yararlı olacaktır. Korku duymadan işinizi sürdürmeniz, sinemaya gitmeniz, doğaya çıkmanız, yeni öğrenme süreçleri başlatmanız, spor yapmanız, yazı yazmanız, yemek yapmanız çok şeyi değiştirecektir.

    17 Ağustos Depremi sonrasında çadırkentlerde verdiğim “Depremle, Hayatla ve Kendimizle Barış” seminerleri çok sayıda insanın yeniden harekete geçmesinde önemli etkiler sağlamıştı.

    Hayat Devam ediyor.Zor da olsa yaşamaya devam... Karar Sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı Eğitmeni

    Posta Gazetesi Bölge Ekleri köşe yazısı.

     

     

  • Konuştuğumuz Dil Posta Bölge Ekleri

    Dil Yemeği

    Aile eve misafir davet edecektir. Ahçı'yı çağırıp “Misafirlerim geliyor. Onlara dünyanın en iyi yemeğini yapmanı istiyorum”der. Ahçı “tamam” der. Misafirler gelir, yemek servisi yapılır. Dil yemeği yapmıştır ahçı. Ev Sahibi ahçı'yı çağırır. “Neden dil yemeği yaptın” diye sorar. “Dil” der ahçı, “aşk sözleri söyleyen, sevgiyi anlattığı, güzel duygular yarattığı, dünyada barışı sağlayabildiği için dil yemeği yaptım” der. Misafirler ve ev sahibi bu cevabı beğenirler.

    Aradan bir zaman geçer. Ev sahibi ahçıyı çağırır. “Misafirlerim geliyor” der ahçıya. “ Bu sefer dünyanın en kötü yemeğini yapmanı istiyorum”der. Misafirler gelir, yemek servisi yapılır. Ahçı yine aynı dil yemeğini yapmıştır. Ev sahibi şaşkınlık içinde ahçıyı çağırır. Kızarak “neden bu yemeği yaptın” diye sorar. Ahçı “Savaşları çıkaran, küfür eden, cinayet işlenmesine, kavga edilmesini sağlayan organ dil olduğu için bu yemeği yaptım” der. Bu cevapta beğenilir sonuçta. Ahçı işine devam etmektedir.

    Konuştuğumuz Dil

    Konuştığumuz dil bu anlamda çok önemli. Duygularımızı, sevgimizi, kıgınlıklarımızı dil ile karşı tarafa aktarıyoruz. Doğru modelde kullanmak hayatımızı çok kolaylaştırırken, yanlış olarak kullandığımızda hayatımızın yönünü değiştirebilecek kaderimizi etkileyebilecek kadar güçlü bir silah, dilimiz.

    Atasözlerimiz arasında “Tatlı Dil yılanı deliğinden çıkarır” sözü var. Bu cümle içinde “yılan” kelimesi hayvanı çağrıştırsa da, farklı olduğu ortaya konulabilir. Şöyle söylendiğinde “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, yılmayan ise dışarıdadır”. Zira her hangi bir konuda yılmış bir kişi kendini bir yere kapatacak ve dışarı çıkmayacaktır. Bu cümle motivasyon cümlesi olabilir. Tatlı dil kullanarak doğru iletişim kullanabilirsiniz. Tıpkı “tatlı yiyelim, tatlı konuşalım”cümlesi gibi.

    Hoşca Kalın” cümlesi veda cümlesidir. Bu cümle hoşluğu ifade etse de, başka bir anlamı daha var. Kalın'ın hoş olduğu da ifade ediliyor. Farkında olmadan bu şekilde algılandığı için, cümleyi sık kullananlar kilo alabileceklerdir.

    Kendinize iyi bakın” da benzer bir cümle. Bu cümle de ayrışmış durumu ifade ediyor. Kendinize iyi bakacakcanız, kendiniz kim oluyor olabilirsiniz. Cümlenin kullanılması ayrışmayı biraz daha körükleyecektir.

    Örneklerde görüldüğü gibi, dilin afrkında olmadığımız etkileri de çok. “Yollar yürümekle aşınmaz” cümlesi altında “yollarda yürüyenleri aşındırın”emri olduğu anlaşılabilir. Polis cümle söylendiği andan itibaren yollarda gösteri yapanları copla, gazla, tomayla aşındırmaktadır.

    Ak akçe kara gün içindir” cümlesi bizi gelecekte bekleyen karagünler için tedbir almamızı sağlarken, korku da ortaya çıkarmaktadır. Tersi “kara akçe akgün içindir” olacaktır. Doğrusu “ ak akçe akgün içindir” olmalı diye düşünüyorum. Alın teri ile kazandığı parayı keyifle harcayabilen insanlar, iyi hissedebilirler.

    Liderlik Ve Dil

    Etkin liderlere baktığımızda en önemli silahlarının dil ve konuşma olduğunu görebilir. Dili doğru kullanarak, gerekli yerde yapılan vurgulamalar ile dinleyenlere duygusal kayıtlar yapılabilir. Böylece lider konuşmaya ve diğerleri dinlemeye devam eder. Çok sayıda örnek verilebilir.

    Türkçe ise oldukça karrmaşık bir yapıda. Fiiller üzerine başka dillerde pek olmayan şekilde, şahış kipi (gizli özne), zaman kipi, olumluluk olumsuzluk kipi ve zorunluluk kipi yüklenmiş durumda. Başka dillerde fiile sadece zaman kipi yüklenmektedir. Söylediklerimizin ve dinlediklerimizin ne anlama geldiğini ne ifade ettiğini bilmemiz büyük kolaylık sağlar. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı ama kendimiz için duymalıyız. Dumalıyız, cümlesi zorunluluk kipi ile ifade edilmiş bir cümle. Gidiyorum, gitmiyorum, gitmeliyim, gitmemeliyim, Gideceğim, gidebilirim, örneklerinde olduğu gibi. En iyisi ise, yapmak istiyorum, gitmek istiyorum olabilir.

    Ağzımızdan Çıkan

    Ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması kendimiz için çok önemli. “O kadar da aptal değilim” diyen birisine, “Ne kadar ?”diye sorun. Söylediğini değiştirecektir. Herhanği bir şey yapmak istediğinizde “yapmak istiyorum” ile başlayıp, öğrenerek “yapabilirim” diyebilirsiniz. “Yaparım” dediğinizde ise kaynaklarınız biraz daha zenginleşmiş demektir. “Yaparım” dedikten sonra “yapmalıyım” diyebilirsiniz. Sadece zorunluluk kipleri kullanmak farkında olmadan üzerimize baskı yapacaktır.

    Türkçe'yi iyi kullanmak hayatınızı düşündüğünüzden çok daha fazla etkileyebilir. Değişim istiyorsanız, dilinizde değişim önemli bir başlangıç. Fiilleri doğru modelde kullanıp istediğiniz sonuçlara yaparak, öğrenerek ulaşabilirsiniz. Kendinizi iyi hissetmeye devam etmenizi isterim.

    Karar Sizin.

    Posta Gazetesi Bölge Ekleri Yazısı

    Facebook.com/cengiz.eren

    twitter.com/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

  • Köşe Yazısı 6 Eylül 2015

     Posta Gazelesi ekler köşe yazısıMerhaba,

    Türkiye'nin önemli gazetelerinden Posta'da yeniden yazmaya başlamış olmaktan dolayı mutluyum. Bu köşede her hafta sonu kahvaltı sohbetlerinizde ailecek konuşabileceğiniz konulardan bahsedeceğim. Hayatınızı yönetebilmeniz için kendi kaynaklarımdaki bilgileri aktaracağım.

    NLP ve Cengiz Eren

    Adım Cengiz Eren. Uzun yılllardır NLP ve kişisel gelişim konularında seminerler veriyor, yazıyor ve bilgi aktarıyorum.

    NLP duyular duygular kullanılan dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları anlamamızı sağlıyor. Bu bağlantıların değiştirilmesine dair teknikleri de ifade ediyor. Son zamanlarda kişisel gelişim konuları ve bir çok farklı sistem giderek insan hayatında önemli bir yer tutuyor.

    Herkes bir yolunu bulmaya çalışıyor. İçsel yolculuktan bahsediyorum, yanlış anlaşılmasın. Hangisi doğru diye sorarsanız söyleyebileceğim tek şey, insanı önemseyen, hayatı önemseyen, ve hayatı yönetmeyi önemseyen konularla ilgilenmek en önemlisi.

    Sorular sormak ve aktarılan bilgileri yorumlamak da çok önemli. Zira bazı bilgilerin hayatımızı kolaylaştırdığını düşündüğümüz halde fırsat ve seçeneklerimizi azallttığı için zorlaştırdığı da görülebilir. Bu açıdan aktarılan her bilgiyi yorumlayıp süzmek ve daha sonra da davranışlarımıza aktarmak.

    Arşimed Kanunu ve Korkular

    Hemen hemen hepimiz Arşimed kanununu biliyoruz. Arşimed kanununu biliyor ve denizde boğuluyorsa kişi, Arşimed kanununu öğrenmesine gerek olmayabilir. +Ne öğrenmesi gerekiyor+ desem, aklınızdan hemen yüzmek kelimesi geçecektir. Aslında hiç Bir şey öğrenmemize gerek yok. Kendimizi suda rahat bırakmamız sorunu tamamen ortadan kaldıracaktır.

    Bu anlamda rahat olmak ve kendimizi iyi hissetmek çok önemli. Ama farkında olduğumuz ve olmadığımız nedenlerden dolayı kendimizi iyi hissedemiyor olabiliriz. İşte bu etkilerin nerelerden ve nelerden kaynaklandığını bulabilirsek değişim de kendiliğinden gerçekleşecektir,

    Bilgi Aktarmak

    Öğrencilere sınavlarda yardımcı olacak bilgiler aktaracağız. Aile içi iletişim ve eşler arası iletişim de konularımız içine girebilir. Neden ağlıyoruz? Neden sinirleniyoruz? Hatta bazen neden sinir krizleri yaşıyoruz.Korkularımız nasıl oluşuyor? Değişim nasıl kolaylıkla gerçekleşebilir? Uçak korkusu neden ortaya çıkıyor? Sorularına da cevap vermeye çalışacağız, bu köşede.

    Kendiniz İçin Birşeyler Yapmak

    Kendisi için bir şey yapmayanlar, işini, başarısını, ailesini, çocuklarının eğitimini olması gerekenden fazla önemseyenler sorun yaşayacaktır. Hele bir emekli olayım, hele bir çocuklarımı evlendireyim, hele biraz para biriktireyim, hele bir ev alayım da ondan sonra kendim için birşeyler yaparım dediğinizde kendi yaşamınızdan feragat ediyor olabilirsiniz. Göreceksiniz ki o zamanlar geldiğinde de kendiniz için yine Bir şey yapamayacaksınız. O yüzden diğerlerini yaparken kendiniz için de birşeyler yapıp, yeni öğrenme süreçlerini başlatmanız yararlı olur. Hem kaynaklarınızın zenginleşmesi ve hem de zihninizin çalışma hızının artması için yenilikler önemli.

    Kişisel tecrübeleriniz kadar, konuştuğunuz dil de önemli. Hem de çok önemli. Hem kendinizi ve hem de karşınızdakini anlamak, dil üzerine yazacağımız yazılarda çok kolay hale gelecektir.

    Bana yazacağınız sorularınıza ve sorunlarınıza cevap vermeye çalışacağım.İçerik Sizi Düşünmek kitabımın kapağında şöyle yazıyordu. “Hepimizin farketmeye, itiraz etmek için bilmeye, hayır demek için kendimize güvenmeye ihtiyacı var.”

    Gelecek haftalarda da görüşmek üzere, yeniden merhaba.

    facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

  • Spartacus Bir Stanley Kubrick Filmi

    Spartacus

    Spartacus filminin yeni versiyonu geliyormuş. !4 Aralıkta sinemalarda diye yazıyordu. Spartacus bir Stanley Kubrick filmi. Zamanının en tartışılan yönetmenlerinden biri. Her filminde bir üst mesaj (cover story) bulunurken, alt mesaj olarak bir sürü mesajları aktarmakta.Kimse görmüyor veya dikkat etmiyor olabilir mi?


    Spartacus Kölelerin başkaldırısının hikayesi. Kölelikten kurtulmak ve kendi ülkelerine dönebilmek tek istekleri olduğu halde, çaresizce savaşmaya devam edeceklerdir. Roma imparatorluğunun seçkinleri ve senatosu arasındaki çekişmeleri gözler önüne seriyor film.

    Filmin Kadrosu önemli. Kirk Douglas Spartacus'u oynuyor. Laurence Olivier, Jean Simmons, Charles Laughton, Peter Ustinov, John Gavin ve Tony Curtis oyuncuları. Bu film ile Tony Curtis en iyi yardımcı oyuncu Oscar'ını da almış.

    Çalıştığı madende bir askerin achille tandonunu ısırarak sakatlayan Spartacus, dişlerinin sağlam olmasından dolayı Gladyatör okuluna seçilir. Orada ise ağır bir eğitim görecek ve sonra da ölümüne savaşmak üzere Roma'lı seçkinlere satılacaktır. Ancak gelişmeler böyle olmaz ve isyan çıkar. Gladyatörler yaşadıkları hapis hayatından kurtulurlar. Sonra da diğer köleleri özgürleştirerek yollarına devam ederler. Amaçları yağmaladıkları değerli metal ve mücevherler vererek kendi ülkelerine gidip özgürce yaşamak isterler.

    Ancak durum böyle olmaz ve kendilerini götürecek gemiler Komutan Crassus korsanlarla anlaşarak, gitmelerini engeller. Roma üzerine yürümeye başlayan kölelerden Roma'yı kurtarabilecek tek kişi Crassus'tur ve Senato bu yüzden kendisini birinci konsül tayin eder. Bu tam anlamıyla diktatörlük demektir. Roma'yı sevmek ve Roma'nın hizmetkarı olmak seçkinlerin işidir. Daha sonra tarih sahnesine çıkacak olan Sezar'da Crassus ile işbirlği yapar.

    Sonunda 3 ayrı lejyonun birleşmesi ile köleler savaşı kaybederler ve hepsi çarmıha gerilirler. Hristiyanlığın başlangıç dönemleridir.

    Senato'daki güç çekişmleri, daha sonra adı konacak olan bizans oyunlarının başlangıcı da burada oynanmaktadır. Gracchus ve Crassus arasındaki çekişmeler ve replikler önemli. "Roma herkes için bir anne gibidir ama Crassus kibarca söylemek gerekirse Roma ile evlenmek istiyor" cümlesi bunlardan biri.

    Kölelerin isyanı sona ermiştir ve Spartacus efsanesi ise devam eder. Bu anlamda Crassus istediğine ulaşamamıştır. ilk defa 70 mm olarak çekilen filmdeki çok etkili savaş sahneleri görülmeye değer. Düzenli Roma ordusu ile köle gladyatör ordusunun savaş stratejisi görsel olarak güzel şekilde anlatılmış. Çok kalabalık bir kadro ile çevrilen film, zamanına göre süper bir yapım ve daha sonra çekilecek olan Kleopatra filmine de ilham vermiş olsa gerektir.

    Köle olan Varinia, Spartacus ve Crassus arasında bir aşk üçgeni de kurulmuştur. Jean Simmons'un oynadığı Varinia Spartacus'ten özgür bir bebeğe sahip olur. Gracchus'un kurtardığı Varinia yoluna devam eder. Gracchus ise sürgüne gitmemek için intihar seçeneğini kullanır.

    Filmin hikayesi böyle. Ama filmde ilginç alt mesajlar var. Filmin senaristi Dalton Trumbo Mccarthy dönemindeki Komünist avına yakalananlardan. Hollywood tarafından da aforoz edilmiş durumda. Spartacus filminin çekilmesini sağlayan kişi ise, filmin yönetici yapımcılığını da yapan Kirk Douglas. Kendisi olmasa bu senaryo yazarı kabul edilebilir olmayabilirdi, diye yazıyor Wikipedia.

    Spartacus Stanley Kubrick Filmi

    Yüzeyde isyanın bastrılmış olduğu gösterilerken, McCarthy dönemindeki insan avı, filmde "devlet düşmanları biliniyor,tutuklamalar devam ediyor, hapisaneler dolmaya başladı. Her şehir ve eyalette sadakatsizler tutuklanmaya başladı." Crassus'un bu repliği Dalton Trumbo'nun ve Stanley Kubrick'in McCarthy dönemini film içinde kayda geçirdiğini gösteriyor.

    Kubrick böylece tarihe bir kayıt da koymuş oluyor. FBI'ın insanları dinlediği, komünist avı yapılarak insanların suçlandığı, suçlanan
    insanların başkalarını da suçlamalarının istendiği bu baskılı dönem film içine bu şekilde aktarılmış durumda. Enemy of the Sates olarak suçlandığınızda iş yapamıyorsunuz, çalışıyorsanız işinizden atılıyorsunuz. Bu dönem incelendiğinizde sayısız insanın cezalandırıldığını öğrenebilirsiniz. Bu şekilde cezalandırmalar ise, filmde çarmıha gerilen 6000 kişi ile anlatılmış. Kamuoyu önünde suçlanan, işten atılan, dışlanan, binlerce insan. Onlarda kamuoyu önünde çarmıha gerilmişlerdi. Bizde yaşanan Ergenekon sürecinde de binlerce insan cezaevine konularak kapatıldı.

    Tabii Amerika'da yaşanan bu dönemin bizdeki etkileri de komünistlerin toplandığı ve Nazım Hikmet'n yurt dışına kaçtığı dönemler.

    Stanley Kubrick bu filminde hem görsel olarak, hem oyuncu kalitesi olarak bugün bile hala kolaylıkla seyredilebilecek bir gerçekleştirmiş. Üst mesajlarla birlikte alt mesajları yukarıda anlatılan şekilde organize etmiş. Bunu da üst mesaj olarak aşk, savaş, kölelik, senato oyunlarını verirken, film içine çok da iyi gizlemiş. Son filminin adını Eyes Wide Shut koyması da bunları kimsenin farketmediğini anlatmaya çalışması ile ilgili. Film bu anlamda bir başyapıt.

    Bakalım 14 Aralık'ta vizyona girecek Yeni Spartacus, nasıl bir etki yaratacak ve bu filmden ne gibi çağrışımları ortaya çıkaracak. Seyredeceğiz.

     

  • Tacizler Posta NLP Yazısı

    Tacizler görsel sözel dokunsalYaşanan Tecrübeler

    İnsan hayatını etkileyen en önemli bir çok tecrübe var. Bu tecrübeler yaşadığımız hayatı düşündüğümüzden daha fazla etkiliyor, biz pek farkında olmasak da. Bunlardan en önemli olanları ise, tacizler. Taciz dendiğinde akla hemen cinsel taciz geliyor, ama tacizler görsel, sözel, dokunsal, olabilir.


    Sözel tacizler. Çocuklukta yaşanan olaylar içinde sözle tacizler önemli yer tutuyor. Annenin, babanın, arkadaşların, öğretmenlerin söylediği cümleler kişinin hayatını sonrasından etkileyecektir. “Senden bir halt olmaz.” diyen anne ya da baba, “Salak mısın, bu soruyu çözemiyor musun?” diyen öğretmen, “Sen ne kadar tombulsun” “Sıska, bücür” diyen arkadaş, söyledikleri kişiyi taciz ettiklerinin pek farkında olmayabilirler.

    Görsel tacizler: Bakış veya davranışla bir çocuğun korkutulması görsel taciz sayılabilir. Anne, baba veya öğretmen çocuğa, ona kızdıklarını sözel olarak değil bakışları ile anlatabilirler. “Ben çocuğumu bir bakışımla mum gibi yaparım.” diyen anne ve babalar olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde elini göstererek herhangi bir şey söylemeden tokat atabileceğini göstermek ya da “Beş parmak geliyor.” demek görsel-işitsel tacize girebilir.

    Dokunsal tacizler ise biraz daha farklılıklar gösterir. Şiddet, dokunsal tacizin bir çeşididir. Çocuk yaramazlık veya anne babaya veya öğretmene yanlış gelen bir şey yaptığında ona atılacak bir tokat, bir nesne ile eline ya da vücuduna vurulması, canının acıtılması, çimdiklenmesi veya kafasına vurulan darbeler veya saçlarının çekilmesi, dokunsal tacize verilebilecek örneklerdir. Dokunsal tacizin önemli ve yaygın görülen bir şekli de cinsel tacizdir diyebiliriz. Bir çocuğa yapılacak en büyük kötülük onun cinsel duygularının çok küçük yaşta uyandırılmasıdır. Dikkatsiz bir dokunuşla olabileceği gibi, kendisinden büyük çocuklar ya da kişilerin planlı olarak vücuduna ve cinsel organlarına dokunması ile de ortaya çıkabilir.

    Duygusal Kekemelik

    Yukarıdaki tacizler çocukta ileri yaşlarda da devam edecek “duygusal kekemelik” ortaya çıkarabilir. Tepkilerini gösteremez, duygularını anlatamaz hale gelen kişilerin hayatlarıındaki her içerik düşündüğünüzden daha fazla etkilenecektir.

    Bunların yapılmasının nedeni ise çocuğun uslu ve terbiyeli hale gelmesi, büyüklerin konforlarının bozulmamasıdır. Ancak sözle, davranışla, dövülerek terbiye edilmeye çalışılan çocuklar sindirilmiş hale gelecek ve büyüdüklerinde de bu tacizlere ait sonuçları yaşayacaklardır.

    Söylenenlere, davranışlara, dokunuşlara dikkat edilmesi ve en önemlisi de çocuğa kendisini korumasının öğretilmesi bu süreçleri tamamen ortadan kaldırmasa da azaltabilir. Size bunlardan hangileri uygulandı? Siz bunların hangilerini uyguladınız? Gözden geçirdiğinizde hala etkileri olduğunu farkedebilirsiniz. Bunu farkettiğinizde önemli bir değişim süreci yaşamanız gerektiğini söyleyebiliriz. Tabii ki karar yine sizin.

    Cengiz Eren

    htpp://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

  • Tesadüf Perileri Cahide Yormaz Öz

    Tesadüf Perileri Cahide Yormaz ÖzCahide Yormaz Öz Yeni RomanıTesadüf Perileri

    Cahide Yormaz Öz'ün 6.ncı kitabı yayınlandı. Yeni bir imza gününde yine birarada olmaktan mutluydum.

    Tesadüf Perileri hayatın içinden bakmamızı sağlayan güzel bir roman.  Çok güzel bir kurgu, iyi örülmüş ilişkiler ve farkında olmadan işleyen bir sistem var romanda.


    Yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar, sürpizler, değişim süreçleri ve bu süreçte ortaya çıkan metamorfoz diyebileceğimiz durumlar var, bu romanda. Hayatı yaşarken ve kendi kişisel tarihimizi yaratırken, hemen herkesin içinden geçtiği süreçler. Kitabı elime aldığımda bırakamadım ve iki gün içinde bitirdim. Şimdi ise bu yazıyı yazıyorum. Yazar gözü ile Zihinsel Detoks

    Kitapları

    Daha önce yazdığı Masalmış Yaşam, Kimsesiz Hayaller, Şiirselim Öylesine, Ben mi Çağırdım Yalnızlığı,Hayatın Renkleri ve Annesinin anısına yazdığı ve  Fenerbahçe Gönüllülerine bağışlanan kitabı Annemin Yemekleri kitapları ile verimli ve üretken bir yazar olduğunu kanıtlayan Cahide Yormaz Öz, yeni kitabı olan Tesadüf Perilerinde yeni bir tarz deniyor ve yazıyor. Okumanızı Tavsiye ederim.

    NLP Sohbetleri

    Yazar ile karşılaşmamız dört beş sene öncesine raslar. Fenerbahçe Gönüllüleri toplantısına o dönem Başkan Olan Sevinç Özyurt Çolak'ın daveti ile NLP Sohbetleri toplantısına katılan yazar ile ilk karşılaşmamız. Yollar Nerede Kesişir bilinmez şarkısında olduğu gibi ilk karşılaşma.  Annesini ve kardeşini kısa bir zaman önce kaybetmiş, yorgun ve hüzünlu. Oldukça güzel geçen bir toplantı sonunda gelecek ay yapılacak toplantıya bir masal yazıp getirmelerini istemiştim katılımcılardan.

    Yazılan Masal

    Cahide Yormaz Öz siyh ve beyaz ile anlatılan bir masal yazmıştı. Soyut ve güzel bir masaldı. Masal yazılmasının nedeni masalda anlatılanlarla yaşanan hayat arasında bağlantı kurmak istememden kaynaklanıyordu.  Masalları yorumlayacaktım. Şöyle bir cümle de kullanmıştım. "Yazdıklarınız aleyhinize bir delil olarak kullanılabilir."  Herkes kendi masalını kendisi okuyacaktı, katılımcılar önünde.

     Cahide Yormaz Öz'de masalını okudu. Diğer masalları yorumlarken bu masal için ağzımdan 'Siz yazabilirsiniz' cümlesi .çıkmıştı. Bir sonraki yılın Nisan ayında Cahide Yormaz Öz ilk kitabını elinde tutuyordu. Masalmış Yaşam.  Böylece yazarlık serüveni başlamıştı.  O arada bir hikaye Haso\'nun Düşü \"Ödüllü Hikaye\"yarışmasında ödül almış, aynı zamanda ebru yapmaya başlamıştı. Zalha Bu gün ise altı kitabı var. Kaynaklarını kullanmaya başladığında kişinin hayal ettiğinden fazlasına ulaşabildiğini gösteren bir sonuç, kendi yaptıkları. Türk Kadınının nelen yapacabileceğine dair bir örnek. Kimsesiz Hayaller Cahide Yormaz Öz Kitabı

    Kendisini tebrik ediyor ve nice yeni kitaplara diyoruz. Kitaplarını okuduğunuzda hem hayal gücünü ve hem de kendisini daha iyi tanıyacaksınız. Yaptıkları ve yazdıklarıyla kendi varoluşunu kendi kararları ile yaratan Cahide Yormaz'Öz'u Google'da ararsanız yüzlerce linke ulaşabilirsiniz.  Tarihe önemli  kayıt bıraktı, bırakıyor ve bırakmaya devam edecek  diye düşünüyor ve benim de küçük bir katkım olduğu için seviniyorum. Siz de kaynaklarınızı kullanmak isterseniz, çıkan ayın son çarşambasında Fenerbahçe Gönüllülerindeki toplantıya veya Zihinsel Detoks programımıza katılabilirsiniz.

    Sevgiler,

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Not:  Bu sitede yayınlanan yazılarını kitaplarından veya  KonuK Yazarlar bağlantısından okuyabilirsiniz.

     

  • Yeni "Yıl"da "Yıl"madan

    2015

    Bu yazıyı okuduktan 4 gün sonra 2015 yılı bitecek. Yılın son yazısı bu anlamda. 2015 yılı Türkiye için pek parlak geçmedi. Çok kayıplar yaşandı, bir kaç seçim, Ortadoğu'da yaşananlar, Rus uçağının düşürülmesi, hergün yeni bir gündem ile uyandık, şiddet arttı, terör arttı. Artanlar huzur ve barış olsaydı ama olmadı. Çok üzülsek de, hayat devam ediyor ve devam edecek.


     Yıl

    Yeni yıl size neler getirecek, mutluluk, başarı ve huzur getirecek mi? Siz hayatınızı nasıl yöneteceksiniz? Eski modelde devam mı? Yoksa değişimi istediğniz yönde başlatacak mısınız?

    Yaşadığımız olaylar daha önce de bahsettiğim gibi bir çok insanın zihinsel süreçlerini etkiledi. Çok kişi kendisi için Bir şey yapamaz hale geldi. Herhangi bir şey sorulduğunda “farketmez”cevabı verenlerin sayısı arttı.

    Ne yemek yemek istersin? “Farketmez”, Nereye gidelim? “Farketmez”, Müzik Dinleyelim mi? “Farketmez” cevabı, hayatın yönetiminin başkalarına bırakıldığını gösteren bir sonuç ortaya çıkarır ki, bu çok şey farkettirir.

    Anlatmak

    Kendilerini giderek daha kötü hisseden ve yaşadığı kötü tecrübeleri anlatan insanların sayısı da çoğaldı. Anlatan anlattıkça, dinleyen dinledikçe benzer kötü tecrübeleri yaşamaya devam edeceklerini bilseler, anlatırlar mı? Bilemem.

    İnsanları sınıflandıran, akıllı-aptal, iyi-kötü, güzel-çirkin , doğru-yanlış, işe yarar-işe yaramaz, tembel-çalışkanve benzeri kelimelerle sınıflandıran insanların sayısında da artma var. Köşe yazılarında da görüyoruz benzer tanımları. Biz sizi kurtarmaya çalıştık ama bunu anlamadınız şeklindeki köşe yazıları da ayrışmayı sağlıyor. Herhangi bir konuda zihnimizde ya da dilimizde bir sınıflama yapıyorsak, kendimizi de bir yere koyuyoruz demektir ki, bu da gelişmenin ve yaratıcılığın kullanılmasını engelleyecektir.

    O zaman değişim için ne yapmalı 2016'da. Hem de başından itibaren. Dilde, düşüncede, yaptıklarımız veya yapmadıklarımıza dair inançlarda, duyu organlarımıza yeni bilgiler aktararak değişimi başlatabilirsiniz.

    Ne istiyorsunuz?

    Dilde değişim. Düşünürken üçüncü tekil şahış yerine “ne yapmak istiyorsun?yerine birinci tekil şahış “ne yapmak istiyorum”u kullanmanız çok şeyi farkettirecektir. Ne yapmak istiyorsunuz? Ne zaman yapmak istiyorsunuz? İstediğiniz sonuç nedir? Bu sonucu elde ettiğinizde neler hissedeceksiniz? Sorularına cevap vermeniz, zaman ve mekan olarak adlandırmanız, kaynaklarınıza uygun sonuçlara ulaşmanızı sağlayacaktır.

    İstemediğiniz şeylere net olarak “hayır” diyebilmeniz, sizi istemediğiniz şeyleri yapmaktan koruyacaktır. İlk önermede söyleyemediğiniz “hayır” kelimesi, sonraki önermeleri de kabul etmeniz zorunluluğu doğurabilir.

    2016 yılında daha önce yapmadığınız yeni öğrenme süreçlerini başlatmak, değişimi sağlayacak önemli etkenlerden biridir. Kendi kararlarınızla daha önce yapmadığınız bir şey yapmanız veya öğrenmeniz göreceksiniz ki, önemli bir fark ortaya çıkaracaktır. “Fotokopi günler” yaşıyorsanız, sorunlarınız çözülmeyebilir ya da artabilir.

    İnsanın Gelişmesi

    İnsanın gelişmesi duyu organlarına giren yeni bilgilerle hızlanıyor. Yeni görüntüler, yeni sesler, yeni kokular, yeni tatlar ve yeni yüzeylerle karşılaşabilmek için gitmediğiniz yerlere gitmeniz, görmediğiniz yerleri görmeniz size çok şey kazandıracaktır. Gitmediğimiz, görmediğimiz köyün bizim köyümüz olmayacağını yaşadıklarımızla öğrendik. İşleyen demir aşınsa da, hareket eden insan gelişir.Eskiler bu yüzden “nerede hareket, orada bereket”demişler.

    Yapabileceklerinize inanmanız kaynaklarınıza uygun sonuçları hayatınıza getirirken, öğrenme süreçleri ile desteklemek kaynaklarınızı zenginleştirecek ve yaratıcılığınızı ortaya çıkaracaktır. Nobel Bilim ödülünü kazanan Aziz Sancar, bu konuda çok güzel bir örnek. Kendisini tebrik ediyoruz.

    Düşünmeden ve Yıl'madan

    Tabii en önemlisi, kendi “karar”larınızı verebilmeniz ve sonra da harekete geçmeniz. Kaynaklarınıza uygun olarak verdiğiniz kararları “düşünmeden” ve “sorgulamadan” devam ettiğinizde, istediğiniz sonuçlara ulaşabilmeniz çok kolay.

    2016 yılında kendinizi iyi hissederek, -zor görünse de- gülerek, eğlenerek, öğrenerek, iyi hissettiğiniz duyguları sevdiklerinizle paylaşarak, kendi kararlarınızla hayatınızı yönetmenizi diliyorum. Tabii karar sizin.

    Gelecek yılda görüşmek üzere. Sevgilerimle.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    16.01 2016

    Posta Gazetesi Bölge Eklerinde yayınlanan NLP İle Hayatın Yönetimi Sende köşesinde yayınlanmıştır. Bu köşede NLP tekniklerine ait bilgiler Eylül 2016'dan itibaren yayınlanmaktadır.

     

     

     

  • Yerim Seni NLP Köşe Yazısı

    Yerim Seni Posta Köşe Yazısı NLPÇocuklar

    Çocuklar en değerli varlıklarımız. Çocuklarla iletişim ise en önemli noktalardan bir tanesi. Çocuklarla beş duyu ile kurulan iletişimde yapılan hatalar onların geleceğini farkında olmadan etkileyecektir.

    Anneler, babalar, öğretmenler genellikle çocukların uslu ve terbiyeli olmasını isterler. İstedikleri şeylerden biri de söylediklerinin hemen yapılması, sözlerinin dinlenmesi. Daha doğrusu itaat.

    Kıyaslama

    Çocuklar arasında kıyaslama yapılması, başkalarının örnek gösterilmesi çocukların kendisi gibi olmasını engelleyebilir. “Bak Ali'ye/Ayşe'ye ne kadar söz dinliyor ve ne kadar çalışkan” cümlesinin bir çocuğa söylenmesi onun örneği veren kişi tarafından sevilmediğini düşündürecektir. Başarının çok önemsendiği, hatta kutsandığı toplumumuzda, okulda başarılı olan çok sayıda öğrencinin hayatı yaşarken çok önemli açmazlara düştüğünü görüyoruz. Başarı çok önemsenirken hayatı yaşamak ikinci plana itiliyor. Uzun yıllar sonra sahnelerde ve filmlerde gördüğümüz Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı yazı ile geçmişte yaşadığı hayatı reddetmesi gibi ilginç sonuçlara ulaşılıyor.

    Hırslı Olmayı Öğrenmek

    Bir görüşmecinin bana söylediği cümle çok ilginçti. Öğretmen bir anne çocuğunun başarılı olmasını istemektedir. Çocuğuna da bunu empoze etmeye çalışır. Anne başarılı ol, hırslı ol, yüksek notlar al gibi önermeleri sürekli olarak kullanır. Üçüncü sınıfa gelen çocuk bir gün annesine şu soruyu sorar. “Anne bana hırslı olmayı öğretebilir misin?”. Bu cümle bana oldukça ilginç gelmiş ve içimi acıtmıştı. Oyun yaşındaki bir çocuk için oyun bitiyor gibiydi.

    Yemek Yemek

    Küçük yaşlarda zorla yemek yedirilen çocukların ileriki yaşlarında zorla yedirildiğinden daha fazla yemek yiyecek yemek yemekte zorlanacaktır. Ya da yemek yedirirken kolaylık sağlasın diye çizgi film seyrettirilen çocuğun hem hayal gücünün sınırlanacağını, hem de çizgi filmlere bağımlı hale geleceğini söyleyebilmek mümkün.

    Söylenenler

    Yine çok küçük çocuklara “ay ne kadar tatlı”, “yerim seni”, "ısırırım", "içime sokarım" ve benzeri cümleleri söylemek onları korkutacaktır. Aslında sevgi ifade eden cümleleri çocuklar düz şekilde anlarlar. Biri “size yerim seni” dese siz savcılığa şikayet etseniz, söyleyen kişi hakkında dava açılabilir.

    Şartlardan dolayı çok küçük yaşlarda kreşe verilen, bakıcıya ya da aile büyüklerinin eline bırakılan çocuklarda da sevgi anlamında sorunların ortaya çıkması normal sayılmalıdır.

    Çocuklar Değerli

    Çocuklar en değerli varlıklarımız. Onlara sevgi vererek, birlikte gülerek, eğlenerek büyütülmesi çocukların ileride kendileri gibi olmasını ve kendi değerinin farkında olmalarını sağlayacak en önemli noktalardan biri.

    Bugün kişisel ya da toplumsal olarak yaşadığımız olaylara baktığımızda, bunların altında çocukluk ve sonrasında yaşanan tecrübeler olduğunu görebiliriz. Buna ait örnekleri gelecek yazılarda bulabilirsiniz.

    Çocukları korumak ve kendilerini korumasını öğretmek bu anlamda en önemli noktalardan birisi ve en önemlisi. Çocuklarınıza “hayır” kelimesini öğretmek, hem sizin ve hem de çocuğunuzun kendi hayatını korumasını sağlayacaktır. Size “hayır” dediklerinde kızmamanız da. Tabii her zaman ki karar sizin.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP uzmanı ve Eğitmeni

    Not: Posta bölge eklerinde yazdığım yazılar ilk yılını doldurdu. Posta okuyucularına teşekkür ediyorum.

     

     

  • YGS Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı İnanç Güven Tavır

    YGS Sınavı Yüksek Öğretime Geçiş

    13 Mart Pazar günü YGS sınavı var. Öğrenciler bu sınavı heyecanla bekliyor. Kimi iyi hazırlanmış, kimi iyi hazırlanamamış. Kimi iyi puan alacak, kimisi heyecandan sorularda zrolaacak. Bu yazı sınava girecek öğrenciler için hazırlandı. Ailelerin bazısı yarış içindeler, bazıları değil. Korkular, tedirginlikler, beklentiler, kolaylar, zorlar sınav gününde görülecek. Başarılı görülenler sevinecek, başarısız olanlar üzülecek, belki gözyaşı dökecek ve bu üzüntüler bir sonraki büyük sınav olan LYS sınavına da etki edecek.


     Sınavlar

    İnsan hayatında sınavlar önemsenir. Hayatın kendisinin de bir sınav olduğunu düşünenler bile var. Eğitim görenler çeşitli sınavlara giriyorlar. Burada yazmaya kalksak, yazının yerini sınavların adları doldurur. Sınavların yapılma nedeni aktarılmak istenen bilgilerinin ne kadarının öğrenildiğinin test edilmesi. Testler YGS'de 5 cevaptan birini seçerek sağlanıyor.

    YGS sınavında kişinin kaynaklarına uygun puanlar alması" istenen sonuç". Ama örneklerde görüyoruz ki, çok çalışanlar ve çok test çözenler sınavda bildiklerinden daha azını cevaplıyorlar. Bunun nedeni sınavı olması gerekenden fazla önemsenmesi ve sınav sırasında hissedilen korku ve stres.

    Genel olarak söylemek gerekirse"insan herhangi bir şeyi kendisinden daha fazla önemsiyorsa, sorun yaşayacaktır.”

    Mevlana

    O zaman ne yapmak gerekir. Mevlana'nı şu cümlesini hatırlayalım.

    "Gel Ne olursan ol gel, Mecusi, putperest olsan da yine gel".

    Hoşgörü duygusu yaratan bir söz olarak algılanan bu cümle, aslında pek hoşgörülü değil.Gel kelimesi fiilinemir” hali. Bu cümle, bugün de Konya turizmine katkıda bulunuyor ve insanlar bu emre uyarak Konya'ya gitmeye, Mevlana'yı ziyaret etmeye devam ediyor.

    Mevlana'nın bu cümlede aslında söylemek istediği şey başka, kim olursanız olun, bana geldiğinizde, sizi kendi yolunuzdan alıp benim yoluma sokacağım, demek istiyor. Bu nokta çok önemli. Anlamamız gereken şu : Mevlana bunu yapacağınainanıyor, güveniyorvebirtavırortaya koyuyor.

    O zaman YGS sınavı için,İnanç, Güven ve Tavır.3 önemli kelime.

    Kendinize ve bilginize İnancınız nedir?
    Soruları çözebileceğinize dair güveniniz nedir?
    Sınava karşı tavrınız nedir?

    Bunlarda birinde bile eksiklik var ise, bildiğiniz halde soruları cevaplamanız zorlaşabilir. Öncelikle İnanç, güven ve tavrın kalan bir kaç gün içinde tamamlanması yerinde olur.

    Şu cümleyi söyleyebildiğinizde sınavda, istediğinizden puandan daha fazlasını alabilirsiniz.

    "Gel, Gel, hangi soru olursan ol gel, kolay da olsan, çok zor da olsan yine gel, ben kolayca çözerim"

    diyebiliyorsanız, sınav sizin için istedğiniz şekilde geçecektir.

    Duygular

    Sınavda duygusal hareketleriniz de tabii olarak çok önemli. Duygularınızın sabit kalması, sınavdaki başarınızı arttıracaktır. Bu şu anlama gelebilir. Soruları çözmeye başladığınızda cevapları kolayca buluyor ve buna seviniyorsanız, çözemediğiniz bir soruya rastladığınızda kendinizi daha kötü hissedebilirsiniz.

    Ya da bir kaç soruyu çözemediğinizde kendinizi kötü hissetmeniz, çözebileceğiniz soruları da çözememenizi sağlayabilir. Heyecansız ve sakin olmak bu anlamda çok önemli.

    Buradaki büyülü kelime"düşünmeden" olacaktır. Sınavı kazandığınızı veya kaybettiğinizidüşünmeden, soruları çözmeye devam etmeniz, son sorudan sonra çözemediğiniz soruları yeniden gözden geçirmeniz, istediğiniz sonucu ortaya çıkaracaktır.

    Son olarak şunu söylemek gerekebilir.

    5 seçenek arasında seçim yapacağınız YGS'da, doğru seçim yapma şansınız %20

    Bir tanesinin yanlış olduğunu anladığınızda ise kalan 4 seçenek içinde doğru cevap verme şansınız % 25'e çıkacaktır. İkinci seçeneğin de doğru olmadığını gördüğünüzde o zaman doğru cevap verme şansınız % 33'ye çıkacak, iki seçeneğe kaldığınızda ise doğru cevap verme şansınız % 50 olacaktır. Tabii yanlış yapma şansınız da % 50'ye çıkmaktadır.

    Çoğunlukla öğrenciler bir ya da iki seçimin yanlış olduğunu bulduğunda rahatlamakta ve daha sonra kalan iki seçenekte dikkatleri dağıldığı için, yanlış seçeneği seçme ihtimalini de arttırmaktadırlar. Bu açıdan iki seçenek kaldığında dikkatin biraz daha yükselmesi yararlı olacak ve doğru seçeneği seçmeyi kolaylaştıracaktır.

    Doğruya Yaklaşmak ve Karar

    Bu sebeple öncelikle doğru sonucu ve cevabı bulmaya çalışmak, bu olmuyorsa yanlış cevapları eleyerek doğruya ulaşmak bir yöntem olabilir. Burada iki seçeneğe gelindiğinde daha dikkatli ve sakin olmak öğrencinin sınavdaki başarısını arttıracaktır.

    Çalışan, yapabileceğine güvenen ve inanan, sınava ve soruları çözebilecek tavrı olan öğrenciler kaynaklarına uygun puanları alabilirler, sınavı önemsemeden ve sınav boyunca sakin kalarak. Burada yazılanları uygulayabildiğinizde, alacağınız puan düşündüğünüzden daha fazla olacaktır.

    İstediğiniz sonuçlara ulaşmanızı ve istediğiniz gibi bir sınav geçirmenizi dilerim. Sınav günü hayatınızdaki önemli günlerden biri ama en önemlisi değil. Kendinize güvenin ve inanın ki, sınav su gibi aksın. Karar Sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Yazı Posta Gazetesi bölge eklerinde YGS sınavına girecek öğrenciler için hazırlanmıştır.

     

     

TOP