Reha Muhtar, Son Kale, Kishileaks yazısı
- Son Güncelleme: Cuma, 25 Mayıs 2018 16:33
- Cengiz Eren tarafından yazıldı.
- Gösterim: 7641
çalışırken, tökezliyorlardı... Masanın tek çocuğu bendim... 13 yaşındaydım ve korkmuştum...” Buradan anlayacağımız masada üç aile var ve bir çocuk, Reha Muhtar. Hayatındaki en şanssız günlerden biri, belki de en önemlisi. Daha sonra buna benzer duyguları, benzer şekilde yaşayacaktır. Bir yakınını kaybettiğinde, sevgililerinden veya eşinden ayrıldığında, görevine son verildiğinde, kaza yaptığında ve narkoz aldığında buna benzer duygular yaşanacaktır ve yaşanmıştır da, bunu sadece kendisi biliyor olsa da. Düşünün ilk defa bir yere gidiyorsunuz ve normal koşullarda bile algıların açık olduğu bir durum, 13 yaşındaki bir çocukta nasıl gerçekleşecektir. Artık yemeğe gidecek yaşta olduğunu düşünürken, hata yapmamaya ve herşeyi gözlemlemeye çalışırken, hissedilen herhangi bir duygu olması gerekenden çok daha derine kaydedilecektir. İyi duygu da, kötü duygu da, korku da. 13 yaşının hayal gücü ile bu korku kendisinin donup kalmasını sağlayacak ve bir zaman sonra, hayatının her anında hissedilmeye devam edecektir. Etkinin bu kadar büyük olmasının nedenlerinden diğeri de çevresinde güçlü, kocaman insanlar olarak gördüğü büyüklerin de korku duyabileceğini öğrenmesidir. . Koca koca insanlar korkuyorsa, 13 yaşındaki Reha Muhtar ne yapsın? Donup kalacaktır, kelimenin tam anlamı ile. “Başbakanların geldiği kulübün atmosferini yaşamaya çalışırken, gelen
haberle korkmuş, sinmiş ve pısmıştım...” Bu cümle gerçekten yukarıda anlatılan durumu önemini biraz daha açıklar hale geliyor. Korkmak, sinmek ve pısmak. Duyguyu anlatmak için 3 kelimenin arka arkaya sıralanması dikkate değer. Söyle tercüme edilebilir. Ağırlaşmış, küçülmüş ve geri çekilmiştim. Aynı anda çok derine kaydedilen duygular. Devamındaki cümleler ise , 13 yaşın hayal gücü ile korkuların nasıl şekillendirildiğini gösteriyor. Akıl Oyunları (Beatiful Mind) Dahi John Nash'ın hayatını anlatan bir filmdi. Benim yorumum söyle idi o film için. McCarthy döneminde topluma aktarılan anti-komünist düşünceler ve komünizm korkusu, normal insanların beyninde Hiçbir hasara yol açmazken, bir dahinin beyninde paranoya ve şizofreniye
sebep olabileceğini anlatıyordu bana. Bir başka mesaj ise dahi olursanız, acı çekerseniz, Forrest Gump gibi olun, keyfinize bakın. Reha Muhtar'ın korkusu sürekli olarak düşünülmese bile farkında olmadan zaman zaman hissedilecektir, benzer durumların yaşandığı anlarda. “İyice korkmuştum o adamdan... Evimiz, arabamız elden gidecekti galiba... Anadolu Kulübü’ne bir daha gelemeyeceğimiz kesindi... Okuduğum kolej de kapanacak, bir devlet okuluna verilecektim işte...” Hissedilen korku sonrasında stratejileri oluşturacak duygular da açıklanıyor. Bu stratejileri ise Reha Muhtar hayatının her içeriğinde
kullanmaya, farkında olmadan ama bilerek devam edecektir. O adama karşı duyulan korku, bilinmeyene karşı duyulan korku ile özdeşleşecektir. Korkulmaması için bilinmeyenin kalmamasına gerek duyulacaktır. Bu da insan ve liderlerle ilgili bilgilerin sürekli beslendiği basın ve televizyon alanının iş alanı olarak seçilmesini sağlayacaktır. “Benim bilmem gerekiyor” cümlesinin çok kullanılır olması da yukarıdaki sebeplerden dolayı olsa gerektir.. “Ondan çok yıllar önce korkmuş olan çocuğu hatırladım... Saçlarını okşadım o çocuğun... Ona korkulacak bir şeyin olmadığını söyledim... Çocuk sakinleşti... Ama o anda inanılmaz bir şey oldu ve ben hıçkırmaya başladım... O hıçkırıklarla, bütün bir hayat gözlerimin önünden geçmeye başladı... Beraber yürüdüğümüz yollarda hıçkırıklar derinleşti, ayrı kaldığımız
yıllarda hüzünler depreşti...” Ecevit'in ölüm haberini aldığında ortaya çıkan bu durum bir trans halidir, zihinsel kapaklar açılmış ve hayat gözler önünden geçmektedir. Reha Muhtar'ın ayrışmasının (dissociation) nerede başladığını gösteren bir durumdur da aynı zamanda. Başka içeriklerde de benzer durumlar ve duygular yaşanmış ama farkedilmemiş olabilir. Hayatındaki bir çok stratejiyi oluşturan bu kısacık sayılabilecek an, hayatın akışını ve seçimlerin tamamını değiştirmiştir. Kendisinin de pek farkında olmadığı bir durum, ve benzer duygular yukarıda da yazıldığı gibi çok defa duygu olarak yaşanmıştır. Ayrışmayı sağlayan korku, Ecevit'in ölümü ile ayrışmanın farkedilmesini sağlayan bir süreci başlatmıştır ama değişim süreci gerçekleşmemiştir. Bütün yukarıda yazılanların ve anlatılanların sonuçlarını incelememiz gerekiyor. Birinci olarak Reha Muhtar korkabileceği ve bilmediği ortamlardan uzak durmaya çalışacaktır. Kalabalık ortamlar onun içinde yer almak istemediği alanlar olacaktır. Bu alanlardan uzak durmaya çalışması, kendi güvenli alanlarının oluşturulmasını sağlayacak, sadece güven duyduğu ortamlarda yer alacaktır. Kendini en çok güvende hissettiği yerler ise kendi sunduğu televizyon programları ve yazı yazdığı köşedir. Kendisinin bile farkında olmadığı derin bir yalnızlık duygusu yaşanmaktadır, bu duygudan kurtulmak için birtakım araçlara ihtiyaç duyması da normal sayılmalıdır. Bahsedilen anda çevrsindeki güçlü insanların güçsüzlüğü, kendisinin güçsüz olmaktan kaçmasını sağlayacak, ancak bir türlü güçlenemeyecektir. Çok güçlendiğini hissettiği anlarda kendisini güçsüzleştirecek, güçsüz hissettiği anlarda ve kendisine güç gösteren insanları da güçsüz hale getirmeye çalışacaktır. Show TV genele yayın yönetmeni iken düşündüğünden daha güçlü olduğunu farketmesi, bu güçten kaçmasını sağlayan en önemli etkendir. Farkında olmadan ama bilerek yaptığı hatalarla oradan ayrılmayı kendisi organize etmiştir, her ne kadar başka şekilde görünse bile bu durum. Yazdığı yazılarda güçlü görünmek yerine durumu açıklamaya çalışması da bundandır. “Evimiz, arabamız elden gidecekti galiba... Anadolu Kulübü’ne bir daha gelemeyeceğimiz kesindi... Okuduğum kolej de kapanacak, bir devlet okuluna verilecektim işte...” Bu cümleler ise hayatındaki en etkin stratejinin oluşmasını sağlayacaktır. Orada kendisini ve geleceğini kaybetmiş, korku ile doldurmuş ve kaybolmuş gibi hisseden Reha Muhtar, sürekli görünür olmak isteyecek ancak bu görünürlüğün sosyal ortamlar dışında gerçekleşmesine gayret edecektir. Yazıları ve programları ile görünür haldedir ama onu sosyal ortamlarda görmemiz mümkün olmamaktadır. Zira kalabalık ortamlarda ortaya çıkacak “beklenmedik” durumlar, korktuğu andaki donup kalma duygunu ortaya
çıkarabilir. Bu duygudan kaçmaya çalışması normal sayılmalıdır. Ancak en önemli sonuç ise “kaybetmek” korkusudur. Bu korku hayatındaki bir çok süreci kolaylıkla açıklamaktadır. Kaybetmemek isteyen Reha Muhtar, ya kazanmak istemeyecek, kazanıyorsa kazandığını kaybetmeye çalışacaktır. Yukarıda yaşanan duygular, insan sayısını fazla olduğu içerikte yaşandığı için, -mantıksız görünse de- kaybetmekten korktuğu insanları ve ünvanları kaybetmeye çalışacaktır. Yaşadığı duygusal durumlara bakıldığında çok sayıda birlikteliği olmuş ancak bu ilişkileri bir şekilde sona ermiştir. Ancak yalnız kaldığında kendisini çok “yalnız” hissettiği için, hemen yanına birini bulmaya çalışacak veya geçmişten bir ilişkiyi yeniden başlatacaktır. Reha Muhtar bu stratejileri devam ettiği sürece kaybetmeye devam edecektir. ama en son ayrıldığı eşinin çocuklarını alması ile kaybetmenin acısını çok derin şekilde yaşamaya başlamıştır. Ecevit'in vefatında hissettiği bu duygu, çocukları ve eşi evden gittiğinde de aynı şekilde yaşanmıştır. Reha Muhtar için ya bir değişim başlayacak ya da kaybetmeye devam edecektir. Bunu da izleyip göreceğiz.
Çok kazanmış ve çok kaybetmiştir. Kendisi gibi olamamış ve kaynaklarını yeteri kadar kullanamamıştır ve kullanamamaktadır. Bunların temelinde ise Anadolu Kulüp'te yaşadığı tecrübenin ve bir anlık duygusal kaydının olduğunu düşünmek kendisine de anlamsız gelebilir ama sistematik etkiler devam etmektedir. Yazıyı okuduğunda biraz daha farkına varacaktır. Kendisi için zihinsel detoks gerekli mi? Buna ancak kendisi karar verebilir. Cengiz Eren Nisan 12, 2011 Kozyatağı.